Korkuyorum Yavrum…

Korkuyorum yavrum, seni güzel yetiştirebiliyor muyum diye korkuyorum, sana gösterdiğim yollar doğru mu diye korkuyorum, ya hep yanında olamazsam diye korkuyorum ve daha bir sürüsü aslında… Ama son zamanlarda hiç korkmadığım kadar korkuyorum, geleceğimizden korkuyorum yavrum.

Hiçbir zaman anlayamadığım korkuları anlıyorum ve yaşıyorum çünkü anneyim ve daha çok anlamaya başlıyorum şimdi annemi.

Bana ulaşamadığında telefonumda bilmem kaç kere annemin cevapsız aramasını görünce sinirlenmemem gerektiğini…

Beni çılgınca koruma isteğini…

“Çok fazla Türk filmi izliyorsun anne yapmaaa”, bunlar hep Türk filmlerinde oluyor dediğimde annemin savunmasını…

Kaç yaşına geldim hala beni bu kadar neden merak ediyorsun dediğimde “annelik yavrum” cevabını…

33 yaşında olsam da her gün sesimi duymadan rahat uyuyamadığını…

İzlediği her haberden sonra beni arayıp “iyi misin” diye sormasını…

Beni bir yere giderken sıkı sıkı tembihlemesini…

Anlıyorum anne, çünkü ben de korkuyorum artık.

Herhangi bir parti mensubu olmama gerek yok, herhangi bir tarafı tutmama gerek yok, herhangi bir gruba, derneğe dahil olmama gerek yok, ben anne tarafındayım ve ben evimden çıkmaya korkuyorum.

Haberleri izliyorum, gazeteleri okuyorum ve korkuyorum.

Bir trafik kazası haberi okuyorum, alkollü bir sürücünün gelip çarpıp günahsız yere aldığı canları ve trafiğe çıkmaya korkuyorum.

Bir cafede çocuk oyun odasında küçücük masum çocukların başına geleni okuyorum ve yine korkuyorum.

Patlamaları izliyorum sessizce yutkunarak, o masum insanların nasıl sebepsiz yere can verdiklerini ve ailelerinin bir ömür yaşayacağı acıları, korkudan ölüyorum.

Ya senin başına bir şey gelirse diye yavrum, korkmaktan deliriyorum çoğu zaman.

Ya benim başıma bir şey gelir ve yanında olamazsam o ellerini sıkı sıkı tutamazsam, ihtiyacın olduğunda da, en güzel günlerinde de yanında olamazsam diye de deliriyorum ki.

Öyle bir devir mi bu acaba, en çok anneler mi korkuyor acaba, korkudan evlerimize mi kapanalım, paranoyak bir toplum mu olalım, ne desen ne düşünsen nereye tükürsen aynı.

Ah korkmadan yaşayabileceğimiz, öyle küçük annelik paranoyaklıkları olacağı (bu gece uyumadı, yemeğini atladı gibi)  bir dünya dilesem çok mu acaba!

İnci Akbay