Kategori arşivi: Mavi’nin Günlüğü

Güneş Kremi Seçerken Dikkat!

Her gün çocuğumuzun tüm vücuduna sürdüğümüz bir şeyden bahsediyorum; güneş kremlerinden. Yüzü dahil tüm vücuduna sürdüğümüz hatta gün içerisinde tekrar yenilediğimiz ve bunu tüm vücudunun emmesine izin verdiğimiz bir şey bu. Böyle bir şeyin doğal olması bir tercih değil bir zorunluluk olmalı bence.

Zaten takdir edersiniz ki bu uzun yıllardır tartışılan bir konu bu ve birçok ülkede kimyasal bazlı güneş kremlerinin çocuklar için kullanılması tavsiye edilmez hale geldi.

Hal böyleyken kaçınılmaz son doğal güneş kremleri.

Evet güneş faydalı olduğu kadar da zararlı. Bir yandan müthiş bir şekilde d vitamini sağlıyor ama bir yandan da yaydığı ışınlardan korunulmadığı takdirde kanser türlerine sebep oluyor. Cildin erken yaşlanması vb bunları saymayacağım bile ama çocuğunuzun DNA sını dahi etkiliyor olduğunu söylemem yeterli zannedersem.

Güneş kremi evet şart. Ve seçimlerimizi birkaç basit noktaya dikkat ederek yapabiliriz aslında. Mesela, kimyasal olmaması, içeriğinde kesinlikle paraben olmaması gibi.
Aklınızda bulunmasını istediğim bir noktada şu ki, seçim yapacağınız güneş kremi doğal bir güneş kremi ise maksimum 30 faktör olabiliyor. 30 faktörün üzerinde olduğu takdirde kimyasallar giriyor işin içerisine. Bu sebeple 50 faktör ve doğal diye bir şey mümkün değil. Zaten hepimizin aslında yanlış bildiği bir konu da şu ki, “ne kadar çok faktör, o kadar iyi koruyor” algısı. Halbuki faktör arttıkça sadece koruma süresi artıyor koruma kalitesi değil. Mesela 30 faktörlü bir güneş kremi 45 dakika optimum koruma sağlarken, 50 faktör 55 dakika optimum koruma sağlıyor. Koruma kalitesi aynı sadece 10 dakika fazla koruması için ciddi kimyasallara maruz kalıyoruz veya maruz bırakıyoruz çocuklarımızı.

Ben her 45 dakikada maksimum saat başı yenilediğim 30 faktörlü doğal bir güneş kremi kullanıyorum kızım için. Hem içim rahat hem de kızım.

DSC07146

Bizim tercihimiz ise Trukid Sunny Days veya Trukid Everyday Play 30 faktörlü doğal güneş kremleri oluyor. Başta da dediğim gibi, çocuğumun yüzü dahil tüm vücuduna sıklıkla sürdüğüm bir şeyin doğal olması çok önemli tıpkı kendileri gibi.

Nereden temin edebilirim derseniz www.dogalbebegim.com adresinden hem inceleyebilir hem de deneyebilirsiniz.

Sevgiyle ve içiniz rahat kalın…

Bir Mavibebegim tavsiyesidir.

DSC07149

Arkadaşlık Günü

Kızım üç yaşında ve paylaşma olgusu yavaş yavaş oluşmaya başlıyor. Bu dönemlerde “Hepsi benim “ algısı vardır ya, ve bu algı da çok normaldir. Paylaşma ile ilgili hiç baskı yapmadım, yani “ama kızım oyuncağını paylaş” vb gibi cümleleri kurup zorlamaya çalışmadım. Ben kızımın göreceği şekilde paylaştım ve paylaşınca mutluluğumu büyük bir şekilde sergiledim şimdiye kadar, hani çocuklarımız bizim aynamızdır derler ya, tam da öyle aslında, beni er ya da geç taklit etmeye başlayacak ve bu hazzı kızım da yaşayacaktı biliyorum.

Geçtiğimiz günlerde “My Little Pony Arkadaşlık Günü” kampanyası başladığını öğrendim, arkadaşlık ve paylaşma üzerine oluşturulmuş anlamlı bir kampanya bu ve bu kampanyayı oyun haline getirip kızımla birlikte katılmaya karar verdim. Kampanyadan bahsetmek isterim öncesinde sizlere. Artık oynamadığınız oyuncaklarınızı Joker mağazalarındaki oyuncak istasyonlarına bırakıyorsunuz, 5.000 oyuncak da My Little Pony ekliyor. Ayrıca çok hoşuma giden bir nokta da şu ki, bizlerin gönderdiği oyuncaklar gönderdiğimiz şekilde teslim edilmiyor. GEA oyuncakları temizleyip, tamir edecek ve ihtiyaç sahibi çocukların tespit edilmesini sağlayarak tüm bağışları çocuklarla buluşturacak. Bizler hem paylaşmayı öğrenirken hem de oyuncaksız çocuk kalmıyor bakış açısındaki bu kampanyayı ve bu kampanyayı hayata geçirenleri takdir ediyorum ve hepinizi katılmaya davet ediyorum sevgili anneler.

Biz nasıl oyun ve seremoni haline getirdik bu süreci, kısaca anlatmak isterim.

My Little Pony Arkadaşlık Sihirlidir çizgi filmini kızım zaten izliyor ve pony lere müthiş bir ilgisi var. Benim de sevdiğim karakterler zaten. Verdiği mesajlar paylaşma, arkadaşlık, yardımlaşma gibi önemli ve faydalı olgular olması sebebiyle benim de onayladığım ve kızımın da sevdiği karakterler.

Karakterleri ve çizgi filmini de biliyor olması sebebiyle bir sabah uyandığında bugün My Little Pony’lerin arkadaşlık günüymüş bizi de arkadaşlık gününe davet ediyorlar, katılmak ister misin diye sordum. Cevabını biliyordum çünkü, arkadaşlık gününün ne olduğunu anlamasa bile evet diyecekti, tam da düşündüğüm gibi oldu. Sonrasında ben arkadaşlık gününü anlattım. Ben bir oyuncağımı Pony lerin hazırladığı kutuya bırakacağımı ve bu oyuncağı Pony’lerin başka bir arkadaşıma götüreceğini söyledim ve evden kendime ait bir nesne aldım. Beni gören kızım da hemen odasına gidip eline birkaç oyuncağını birden alıp geldi. Bu durum çok hoşuma gitmişti açıkçası.

IMG_0625
Joker mağazasına doğru yola çıktık elimizde oyuncaklarımızla. Joker mağazasında “My Little Pony Arkadaşlık Günü” standının önüne gelip oyuncaklarımızı bırakmak için hazırlandık. Önce ben bıraktım kendime ait olan nesnemi, sonrasında kızım bırakacaktı. Belki Pony’ler de bir gün bizim kapımızın önüne başka bir arkadaşımızın oyuncağını bırakır ve biz de oynardık başka arkadaşlarımızın oyuncağı ile diye konuşarak oyuncak bebeğini bıraktı kızım.
IMG_0631
Gece Pony oyuncağına sarılıp uyudu ve bu sabah kapımızın önünde bir oyuncak bulduk 😉 Uzaklardan bir arkadaşımız Pony’ler ile bize göndermiş bu oyuncağı diyerek sevinçle oynadık. Sabah kızım uyanmadan kapının önüne minik bir oyuncak bıraktım. Sabah uyanınca bakalım belki de bizim kapımızın önünde de bir oyuncak vardır diyerek açtık kapımızı. Biz de diğer arkadaşlarımız da oyuncaklarımızı paylaştığımız için mutluyduk;)

IMG_0983

Arkadaşlık günü kampanyasına biz anne kız gönülden katıldık ve sonuç gördüğünüz gibi ikimiz de mutluyuz, paylaşma ve arkadaşlık kavramlarının böylesine anlamlı bir şekilde çocuklarımıza anlatılması ve öğretilmesi benim için ayrı bir keyif. Bu oyuncakların ihtiyacı olan çocuklara ulaştırılacak olması da ayrı bir gururdur.

Siz de paylaşın, sizler de bu oyuna bu mutluluğa katılın isterim.

http://mylittlepony.hasbro.com/tr-tr/friendshipday sayfasından detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

Böylesine mutluluklarla ve böylesine anlamlı paylaşımlarla kalın…

Sevgilerimle…
İnci Akbay

IMG_0967

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çiçek Perisi Olduk

Uyku öncesi okuduğumuz masal kitabında çiçek perileri vardı. Bu çiçek perileri bir gökkuşağı partisi düzenliyor ve gökkuşağının altında çiçekten yapılmış bir salıncakta sallanıp tatlı tatlı eğleniyorlardı. Masalın sonunda  uyku perileri ile birlikte çiçek perileri de gözlerini kapatırsan senin rüyana gelip seni uykunda gülümseteceklerini söylüyorlardı.

Kızım uzun süre bu kitabı okuyup, masalını anlatmamı istedi. Ve rüyasında çiçek perilerinin gelip gelmeyeceği ve hatta kendisinin de çiçek perisi olmak istediğini söylüyordu. Ben de yüzümde bir gülümseme ile “Belki bir gün çiçek perisi olabiliriz , sen hayal et yeter ” diyordum.

Ve biz bir gün gerçekten de çiçek perisi olduk. Öyle büyük bir sürpriz oldu ki…O gün kızımın heyecanını ve neşesini anlatamam. Kıyafetlerimizi giydik ve Kalamış’a gittik, bizi orada çiçeklerle süslü bir salıncak da bekliyordu. Kızım bir günlüğüne “Mavi Çiçek Perisi” , ben de  “Anne Çiçek Perisi” olmuştum. İşte o günden bizim için çok anlamlı olan kareler…

IMG_9178

IMG_9147

 

 

IMG_9196

IMG_9207

IMG_9195

IMG_9175

IMG_9174

Bu günü fotoğrafları ile ölümsüzleştiren Bikarede fotoğraf Seda Hanıma kocaman teşekkürlerimle…www.bikarede.com

Ama en büyük teşekkürüm ikimizin de çiçek perisi olmasını ve masallardaki o günü yaşamamızı sağlayan Alchera’ya. Elbiselerimiz Alchera. Floral Dreams koleksiyonundan anne kız kombini.

www.alchera.com adresinden tüm anne kız kombinlerine ulaşabilir, siz de masal gibi bir gün yaşayabilirsiniz.

Anlamlı günleriniz olsun hep, sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Panço İle Öğreniyorum

Geçtiğimiz günlerde blogger anneler olarak “Panço ile Öğreniyorum” etkinliğine katılmıştık. Katıldığımız bu etkinliği ve Panço ile öğrendiklerimizi sizlerle de paylaşmak benim için gayet keyifli olacak.

Processed with MOLDIV

Öncelikle sizlere kısaca Panço’dan bahsetmek isterim. Panço’nun ticari hayatı 1978 yılında başlıyor ve güçlü bir ivme kazanıyorlar ve 37 yıldır “Lider Çocuk Markası” olma özelliğini günümüzde de gayet başarılı olarak sürdürüyorlar. Sadece şık, sadece kaliteli değil, hitap ettikleri sektöre en özenli ve en uygun şekilde hem kaliteli hem de sağlıklı üretim misyonunu benimsiyorlar. Bu misyonu sadece benimsemekle kalmıyorlar ve birebir de gördüğünüz her ürün için hayata geçiriyorlar. Nasıl mı?

İşte beni en çok etkileyen bu kısım oluyor açıkçası. Ekoteks ile bir proje içerisine giriyorlar, satışa sundukları tüm ürünleri gerekli test aşamalarından geçiyor ve ilgili sertifikayı aldıktan sonra mağazalardaki yerlerini alıyor. Yani bir Panço mağazasından çocuklarımız için aldığımız her ürün Ekoteks sertifikalı. Bu cidden müthiş etkileyici benim için, bir anne olarak. Peki Ekoteks nedir, ekoteks sertifikası ne işimize yarar diye merak edenler için de şöyle açıklıyayım: Ekoteks Laboratuvar ve Gözetim Hizmetleri A.Ş. oyuncak ürünleri de dahil olmak üzere geniş tüketici ürünleri yelpazesini hassasiyetle test eden ve dünya çapında 3.000’in üzerinde uluslararası ve lokal kuruluşlara hizmet vermekte olan bir kuruluş. Ekonomi Bakanlığı ve İthalat Genel Müdürlüğü’nün hazırlamış olduğu “Bazı Tekstil ve Konfeksiyon Ürünlerinin Denetimine İlişkin 2014/15 sayılı Tebliğ gereği” Türkiye’ye ithal edilen ürünlerde Azo boyarmadde denetimi yapılmaktadır. Söz konusu bu denetim ve gözetimlerde Ekoteks uygulayıcı olarak görevlendirilmiştir. Sözün özü şu ki, Ekoteks Laboratuarının amacı; doğru testleri uluslararası gerekliliklere uygun olarak yapmak ve müşteriye güvenilir bir şekilde ulaştırmaktır.

Kısaca bahsedeyim demiştim ama buraya kadar pek kısa olmadı sanki farkındayım ama benim için çok önemli bir konuydu bu, ekoteks sertifikalı olması konusu. Şimdi gelelim katıldığımız etkinliğe; Önce Panço İlkbahar Yaz koleksiyonu hakkında bilgi edindik, aslında bilgiye gerek yokmuş, ürünleri görmek dahi yeterliymiş, rengarenk cıvıl cıvıl çook şık çook eğlenceli bir koleksiyon. Biz de istiyoruz deyince bize “Büyüklere Yok” dediler:)

İşte koleksiyondan çok beğendiklerim ve hatta kızım Mavi için seçtiklerim;)

PA-1261

PA-2172

rtyhjk

fhgjhkj

www.panco.com.tr adresinden tüm koleksiyona ulaşabilirsiniz.

Geldik etkinliğin sonuna, bizim ağız dolusu güldüğümüz, eğlendiğimiz ve öğrendiğimiz soru cevap kısmına. Bloggerlar olarak oturduk bir masanın çevresine, önümüzde boş kartlar ve elimizde kalemler. Panço yetkilileri sordu sorularını, biz de tahminlerimizi yazdık kartlara ve başladık oyunumuzu oynamaya. Survivor gibiydi resmen ve tahmin ettiğimiz rakamları görmeliydiniz:)

İşte sorular ve cevapları ( Bizim tahminlerimizi yazmayacağım bile, artık ne kadar uçtuğumuzu siz tahmin edin)

  • Dünyada bir yıl içerisindeki pamuk üretimi ve tüketimi nedir?
    26 milyon ton üretim, 24.2 milyon ton tüketim vardır. Panço çocuk giyim olarak her yıl tüketilen pamuklu kumaş miktarı 200 tondur.
  • Bebek cildi, yetişkin cildine göre kaç kat inceliktedir?
    Bebek cildi yetişkinlere oranla 5 kat daha geçirgen yapıya sahiptir. Bu nedenle bebek cildi ile temas halinde olan kumaşlar bebeğe zarar verici nitelikte olmamalıdır ve belirli kalite standartlarını sağlamalıdır. Panço olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın 29236 nolu tebliğinde bulunan kriterlere uygun üretim gerçekleştiriyoruz. Üretilen her bir ürün gerekli test aşamalarında geçerek Ekoteks sertifikası alıyor. Ekoteks sertifikası demek uluslararası güvenilirliği temsil eden ekolojik kalite markası demektir.
  • Sizce Panço’nun yeni sezon koleksiyonunda kaç parça ürün çalışılmıştır?
    850 model renkleriyle birlikte 2550 adet.
  • “0-2” Yaş çocuk t-shirt yakalarının genişliği ortalama kaç cm olmalıdır?
    Ortalama 11,5cm’dir. 0-2 yaş çocuk üst giyiminde yaka açıklığı standarttır. Bunun nedeni çok küçük modeller olduğu için yaka açıklığı arttığı zaman estetik olarak görüntü bozukluğu oluşturmamasıdır. Biz çoğunlukla 0-2 yaş üst gruplarımızda çıt çıt kullanarak daha fonksiyonel bir kullanım sunuyoruz.
  • Bir koleksiyon ne kadar sürede oluşur?
    Koleksiyon oluşum sürecinin en önemli aşaması olan ARGE süreci ( yurtdışı ziyaretleri, materyal deneme çalışmaları) yaklaşık 3 ay gibi bir süreci kapsıyor. Çalışma sürecimizin en çok zaman alan kısmı bütün materyallerin test aşamasından geçip doğru materyal ile doğru tasarımın buluşmasıdır.
  • Sizce Panço’da, ortaya çıkarılan 1 koleksiyon için, üretimden – son tüketiciye ulaşıncaya kadar kaç kişilik bir ekip ile çalışmaktadır?
    120 kişi.

Bu keyifli ve dolu dolu etkinlik için Sevgili Onto İletişim’e ve Sevgili Panço Yetkililerine kocaman teşekkürler…

Keyifle ve dolu dolu günleriniz olsun…

Sevgiyle kalın…

 

Çocuklarda Peynir Tüketiminin Önemi

Geçtiğimiz günlerde Ekici Peynir Lansmanında Beslenme Uzmanı Selahattin Dönmez’in “Çocuklarda Peynir Tüketiminin Önemi” konuşmasını dinledik. Bizlerin edindiği ve sizlerle paylaşmaktan keyif aldığı bilgiler ise şu şekilde:

IMG_8934

İlk peynirin kimin keşfettiği bilinmese de 5000 yıl önce peynirin hayatımıza girdiği tahmin ediliyor ve günümüzde dünyada yaklaşık 2000 çeşit peynir bulunmakta. Hani sofralarımızın ve kahvaltılarımızın olmazsa olmazıdır ya peynir ve süt ürünleri, birlikte önemine bir bakalım;

IMG_8933

Süt grubunda yer alan besinler süt, yoğurt ve peynirdir. Bu gruptaki besinler protein, kalsiyum, B2 vitamini ve B 12 vitamini başta olmak üzere birçok besin öğesinin önemli kaynağıdır. Süt grubu besinlerde bulunan kalsiyum diğer besin kaynaklarına göre vücut tarafından daha iyi kullanılır. Süt grubu içindeki kaliteli protein çocuklarda büyüme döneminde, yetişkinlikte ise doku onarımını sağlaması için önemlidir. Süt çok değerli A vitamini kaynağı olup çocuklarınıza tam yağlı türlerini seçiniz. Yaşam boyu süt ve ürünlerini önerilen miktarda hem sağlığınızı korumak hem de dinç bir hayatın devamlılığı için mutlaka tüketiniz.

Süt Grubundan Yaş Gruplarına Göre En Sağlıklı Uygun Miktarlar:

  • 1-3 Yaş Grubu           4 Porsiyon
  • 4-6 Yaş Grubu           3-4 Porsiyon
  • 7-9 Yaş Grubu           3 Porsiyon
  • 10-18 Yaş Grubu      4 Porsiyon
  • Yetişkinler                  3 Porsiyon
  • 65 Yaş Üzeri               4 Porsiyon

1 Porsiyona Eş Değer Süt Grubu Besin Miktarları;

  • Süt, yoğurt, kefir        200 mL
  • Ayran                              350 mL
  • Beyaz peynir               60 gram
  • Kaşar peyniri              40 gram
  • Lor, taze çökelek      150 gram
  • Kuru çökelek               50 gram

Peynirler çok ciddi bir protein kaynağıdır. Proteinler ne işe yarar derseniz; Proteinler, hücre yapımı, onarımı ve enfeksiyonlarla mücadelede görev almaktadır.

Peynir, içeriğindeki protein yapısından ve süt yağının serbest yağ asitlerine parçalanmasından dolayı, çocuklar tarafından kolayca sindirilebilir. Peynirde laktoz yok denecek kadar az bulunur ve bu nedenle sütü sindirmekte zorlanan çocuklar için iyi bir protein ve kalsiyum kaynağıdır. Küçük yaşlarda tüketilen peynir, kemik ve diş gelişimi açısından oldukça önemlidir.Peynirlerin kalsiyum ve protein kaynağı olmasını dışında ; iyi bir folik asit kaynağı ve A, B ve D vitaminleri açısından da çok zengindir.

Peynir tüketimini düzenli olarak sağlayabilmek için çocuk menülerini zenginleştirebilirsiniz. Örneğin, yumurta ile peynirli omlet , tost, börek, kaşarlı köfte , peynirli makarna vb. hazırlanabilir. Özellikle peynir sevmeyen ve tüketmeyen bir çocuğunuz varsa bu tip sevimli hileler ile çocuklarınızın peynir tüketmesine yardımcı olabilirsiniz.

IMG_9242

Peyniri direk yediremiyorum diye ne çocuğunuzu zorlayın ne de kendinizi üzün. Farklı tariflerin içerisine peyniri koyarak yedirebilirsiniz diye düşünüyorum. Peyniri direk olarak tüketmiyorsa çocuğunuz, omletleriniz, salatalarınız, makarnalarınız, patatesiniz hatta bazı çorbalarınız bile peynirli olabilir ve o zaman hiç rahatsız olmadan tüketebilirler.

Peynir ve tuz ilişkisine gelecek olursak, Selahattin beyin önerisi şu şekilde; sağlıklı yaşamda peynirden gelen tuz miktarının yeterli olduğunu unutmamanız ve yemeklerinize fazla tuz eklememek, sofralarınıza tuzluğu bulundurmamak ve tuz içeren cips, turşu ve tuzlu kraker gibi yiyecekleri beslenmenizden uzaklaştırmak olacaktır. Peynirde tuz tadını almak hoşunuza gitmiyor ise sıcak suda peynirinizi bekletip daha sonra tüketin. Özellikle ilk 6 ay sadece anne sütü ve sonrasında başlanılan ek gıda serüveninde peyniri suda bekletip sonrasında yedirmeniz (bir yaşına kadar) tavsiye edilir.

Peki “Açıkta satılan peynirleri almak doğru mu?” sorusunu sorduğumuzda Selahattin Beyin verdiği cevap şu şekilde:

“Doğru değil. Gıda Maddeleri Tüzüğü (GMT) ve Türk Standartlar Enstitüsü ilgili maddelerine göre gıda zehirlenmesine neden olan E.Coli adlı mikroorganizmanın yiyeceklerde bulunmamasını belirtmektedir. Yapılan birçok araştırma açıkta satılan peynirlerde halk sağlığını olumsuz etkileyen hastalık etmeni olan mikroorganizmaların ( E. Coli, koliform bakteriler vb. ) varlığına işaret etmektedir. Peynirin yaşayan bir mikroorganizma olduğu düşünüldüğünde çok kısa bir süre içerisinde peynirde bozulmalar meydana gelebilir. Bu nedenle güvenilir marketlerin soğuk zincirlerinde muhafaza edilmiş endüstriyel ölçeklerde standardize işlemlerin kontrollü yapıldığı markalarının ürünlerini satın almak sağlığın korunmasında önceliktir.”

Bir şehir efsanesi daha vardı aklımızı kurcalayan, “Peynir Yerken Pekmez Tüketmeyin” lafı doğru mudur diye sorduk;

“Doğru değil.1-2 yemek kaşığı yiyerek pekmezden alacağınız demir miktarı, 1-2 dilim peynirden alacağınız kalsiyumun emilimini olumsuz etkilememektedir. Sağlıklı kahvaltı öğününüzde peyniri pekmez, bal gibi doğal tatlı kaynakları ile birlikte tüketebilirsiniz.”

Bu kadar çok peynir ve peynirin önemi ile ilgili konuştuktan sonra bir de tarif istedik, çocukların seveceği peynirli sağlıklı bir tarif;)

İşte Beslenme Uzmanı Selahattin Dönmez’in verdiği peynirli ve sağlıklı tarif: Yulaflı Peynir Topları

Yulaflı Peynir Topları (20 adet)

Malzemeler:

4 tepeleme yemek kaşığı rendelenmiş lokum kıvamında beyaz peynir
1 adet yumurta
1 çay bardağı ince kıyılmış taze maydanoz ve dereotu karışımı
1 tatlı kaşığı çörek otu
1/2 su bardağı yulaf kepeği

Yapılışı:

Derin kapta peyniri çatalla ezin.
Üzerine maydanoz – dereotu ve çörek otunu ekleyerek harmanlayın. ( yetişkinler için pul biber ve karabiberi de harmanladığınız karışıma ekleyebilirsiniz)
Son olarak yulaf kepeği ile hamur kıvamına gelinceye kadar karıştırın.
Önceden ısıtılmış fırında, yağlı kâğıt konulmuş tepsiye birer tatlı kaşığı olarak şekil verdiğiniz hamuru 180 derecede pişirin.

Afiyet olsun…

Bu dolu dolu ve keyifli bilgiler ve lokum kıvamında sohbetler için Sevgili Selahattin Dönmez ve Ekici Peynir’e teşekkürlerimizle…

Sevgiyle ve sağlıkla kalın…

IMG_9245

Türkiye’nin İlk ve Tek Bor İçeren Çamaşır Deterjanı

Biz anneler hep hassasızdır söz konusu çocuğumuz olduğunda. Dünyada kendimiz dahil hiç kimseyi bu denli düşünmeyiz ve başka hiçbir konu için bu denli araştırmayız belki de. Hatta şöyle diyeyim, okuduğumuz okullarda yıllarca aldığımız eğitimlerde bile bu denli hassas ve titiz olmamış olabiliriz. Çünkü biz anneyiz. Öyle bir araştırmacı ruhu giriyor ki içimize anlatam, en kral araştırma görevlisinde yoktur eminim bu ruh;) Bir şey duyduğumuzda, bir şey öğrendiğimizde ya da bir şey keşfettiğimizde… Hem deli gibi araştırmak hem de deli gibi paylaşmak istiyoruz çünkü biliyoruz ki bizim gibi bir sürü anne var.

İşte yine öyle günlerden biriydi benim için. Bir arkadaş grubumuz var, çocuklarımıza yaptıklarımızı, kullandıklarımızı, öğrendiklerimizi paylaştığımız. Bu sefer ki konumuz çamaşır deterjanı idi. Önemli ve hassas konulardan biri daha. Kendimiz söz konusu olsa tek cümlede bitebilecek bir konu aslında. “İnatçı lekeleri bile iyi temizliyor mu?” Bu kadar basit aslında. Fakat söz konusu çocuğumuz ise bir çamaşır deterjanı hakkında saatlerce soru sorabilir ve bu konunun üzerine uzun uzun sohbet edip, bir de yetmezmiş gibi sonrasında uzun uzun araştırma yapabiliriz. Annelik işte, biraz delilik değil mi;)

Hazırsanız sorulardan birkaçını yazayım sizler içinde:)

Organik mi?
Organikse neye göre? İçeriğindeki maddeler neler?
Kokusuz mu?
Hassas ciltler için uygun mu?
Antialerjik mi?
İyi temizliyor mu?
Kalıntı bırakır mı?

….

Bu sorular alır başını gider, bu yüzden en iyisi ben burada sorularıma son verip, bu uzun uzun konuştuğumuz çamaşır deterjanı hakkında sizlere de bilgi vereyim. Minoris Baby ismi. Bebekler için özel olarak hazırlanmış organik bir çamaşır deterjanı. İçeriği uluslar arası akredite labaratuarlarında onaylanmış, kokusuz, antialerjik, hassas ciltler için uygun, iyi temizleyen bir çamaşır deterjanı ya da Minoris Baby için bebek çamaşırları temizleme sıvısı demek daha doğru olur. Ama benim en ilgimi çeken nokta şuydu ki Türkiye’nin ilk ve tek bor içeren bir çamaşır suyu olması.Bor’un önemi nedir diye sorarsanız; Bor lekeler üzerinde oldukça etkili bir etken ve çamaşır dokusuna zarar vermeden direkt lekeler üzerinde çalışan önemli bir temizlik ajanı yani kısacası iyi bir dezenfektan olduğunu öğreniyorum.

Tüm bunlarla birlikte Minoris Baby; Sls, Sles, Fosfat, Optik ağartıcı, Sentetik Parfüm, Boya, Paraben ve Petrokimya türevi hiçbir madde içermediğini, ürün içeriğinin organik olduğunun uluslar arası akredite labaratuarlarında onaylandığını ve içeriğinde günlük hayatta tükettiğimiz zeytinyağı, Ayçiçek yağı, karbonat, limon tuzu gibi hammaddelerin kullanıldığını da öğreniyorum.

DSC07404

 

Kısa bir süre önce keşfettiğim ve kullanmaya başladığım Minoris Baby’i sizlerle tanıştırmak istedim. Bir anne, bir Mavibebegim tavsiyesi ve tanışıklığı gibi düşünün.

www.minorisbaby.com dan detaylıca inceleyebilirsiniz.

Herşey bir çocuk için değil, tüm çocuklarımız için çünkü.

Sevgiyle kalın…

DSC07381

Music Together…

Geçtiğimiz günlerde Sevgili GingerBazaarBlog Sinem’in davetiyle Mavi ile birlikte Music Together etkinliğine katıldık. Bizim için gerçekten hoş ve keyifli bir deneyim oldu ve sizlere de Music Together’ın ne olduğundan bahsetmek isterim.

_S6A2027_resized

Music Together, 0-5 yaş grubu arası çocuk ve ebeveyninin beraber katılım sağladığı 40 ülke, 2.500 noktada başarısını ispat etmiş müzik ve hareketin iç içe olduğu bir aktivite.

30 sene önce Amerika’da Princeton New Jersey’de keşfedilen Music Together; dünyada oluşturulan  ilk erken yaş müzik eğitimi programıdır.

Bu program ise Türkiye’ye iki tatlı anne tarafından getiriliyor. Nasıl mı? Kendi çocuklarının üzerinde faydalarını gören iki anne, bu programın yurtdışında eğitimini almak için kollarını sıvıyorlar ve eğitim sürecinin ardından lisansını alıyorlar ve birden iki tatlı anne, iki tatlı girişimci anneye dönüşüyor.

Peki programların içeriği ve faydaları nelerdir diye sorarsanız;

Özel hazırlanmış yaklaşık 200 şarkıdan oluşuyor ve farklı kültürlere ait, farklı dillerde yazılmış anonim müziklerin yanı sıra,  jazz, blues, klasik, country, latin alt yapısı da yer almakta.

Aileler 10 hafta boyunca katıldıkları 45’er dakikalık müzikal deneyimin sonunda; ilk enstrümanları olan ses ve vücutlarını kullanmayı; çok sesli vokaller, ritim çalışmaları ve melodi tekrarları yaparak eğlenerek öğreniyorlar.

Müzikle erken yaşta tanışmış çocukların; duygusal zekalarının, konuşma becerilerinin, hafıza, matematik ve sosyal becerilerinin, fiziksel koordinasyon yetilerinin ve okul başarılarının daha yüksek olduğu gözlemleniyor.

Peki ya kazanımlar neler derseniz, şöyle ki;

Çocukların doğuştan var olan müzik yetilerini ortaya çıkararak geliştirmeleri, bedenlerini doğru ritimle hareket ettirmeleri,ebeveyn ve çocuk arasında özel bir bağ kurulması, eğlenirken fark etmeden solfej ve ritmin temellerini almaları, ailece kaliteli vakit geçirmeleri, enstrüman çalma, bale, tiyatro ve dans öğrenebilme yaşları geldiğinde sağlam bir alt yapıya sahip olmaları ve daha bir sürüsü aslında.

Çocuklara oturdukları yerden televizyon izleyerek, tabletlerden, akıllı telefonlardan, radyolardan dinleyerek müziği tüketmek yerine, ailece müzik yapmanın, müziği üretmenin zevkini ve mutluluğunu yaşatmayı amaçlayan bu programı ve bu iki tatlı girişimci anneyi gönülden destekliyorum.

213_resized

Bilgiler ise şu şekilde;

Music Together by KidzHarmony; Beykoz, Göktürk, Yeşilyurt, Ulus bölgelerindeki derslere katılım sağlamak için;
Web: www.musictogether.com
Telefon:0532 656 77 86

Music Together by Dramatikanne; Çekmeköy ve Kurtköy bölgelerindeki derslere katılım sağlamak için;
Web: www.musictogetherbydramatikanne.com
Telefon:0530 579 25 22

_S6A1980_resized

Sevgilerimle…

Bırakın Çıksınlar, Özgürce Oynasınlar…

Bir davet geldi, 24 Nisan Pazar günü Şile ‘deki Kirlenmek Güzeldir organizasyonumuzda görüşelim, çocuklarımız özgürce oynarken bizler de “Global Çocuk ve Oyun Araştırması”nı konuşalım diye.

Konu benim için çok ilgi çekiciydi bir oyun annesi olarak, çocukların oyunla ve sevgiyle büyüdüğüne inanan ve neredeyse tüm yazılarımı bu sözle bitiriren bir anne olarak, bu araştırmayı öğrenmeyi çok istiyordum.

Ailecek çıktık yola, organizasyon yerine geldiğimizde, kızım Mavi çimenlerin üzerinde koşturmaya başladı, yerde gördüğü ipi aldı eline, kendince gülümseyerek ip atlamaya çalışıyordu, mutluydu çok, oradaki tüm çocuklar gibi. Uzaktan izledim tüm çocukları. Yüzümdeki huzurla karışık gülümseme vardı.

_N7A9818

Çocuklarımız oyunlarını oynarken, biz anneler de Omo Kirlenmek Güzeldir ekibinden ve Prof. Dr. Yankı Yazgan’dan “Global Çocuk ve Oyun Araştırması” nı dinlemek üzere toplantı salonuna geçtik. Duyduklarımız bizi çok etkiledi ve düşündürdü. Önce araştırmadan bahsetmek istiyorum.

Bağımsız bir araştırma şirketi olan Edelman Berland tarafından yapılan bir araştırma bu. Şubat ve Mart 2016 tarihlerinde saha çalışması yapılıyor. Araştırmaya 5-12 yaş arasında çocuğa sahip 12,170 ebeveyn katılıyor. Çalışmaya Amerika, Brezilya, Çin, Hindistan, Endonezya, Portekiz, Güney Afrika, Türkiye, İngiltere ve Vietnam olmak üzere toplam 10 ülke katılıyor.

İşte araştırmanın hepimizi etkileyen ve ciddi anlamda düşünmemizi sağlayan sonuçları:

• Türkiye’de her on çocuktan altısı (%61) ortalama bir günde 1 saat ya da daha az süre dışarıda oyun oynuyor. Bu süre mahkumların açık havada geçirmeleri tavsiye edilen minimum sürenin altında.

• Türkiye’de yaklaşık her yedi çocuktan biri ortalama bir günde hiç dışarıda oyun oynamıyor.

• Türkiye’deki ebeveynlerin %94’ü oyun oynama fırsatına sahip olmayan çocukların öğrenmede zorluk yaşayacağına, %70’i ise çocuklarının dışarıda oynamak için yeterli fırsata sahip olmadığına inanıyor. Ebeveynlerin %59’u çocuklarının kapalı alan ve açık hava oyunlarında daha iyi bir dengeye sahip olmasını istiyor.

• Günümüzde çocuklar serbest zamanlarında açık havada oynamak için harcadıkları sürenin (%13) %50 fazlasını içeride, ekran başında oyun oynamak (%21) için harcıyor. (Global skor: %21 ekran başı, %14 açık havada oyun oynama)

• Ebeveynlerin %78’i yeterli kalitede öğrenme ve gelişim sağlamaları için çocuklarının zamanını dengelemede bazen zorluk yaşadığını belirtiyor. (Global skor: %80)

• Ebeveynlerin %57’si, çocuklarının kendi çocukluk dönemlerine kıyasla daha az oyun oynama fırsatına sahip olduğuna inanıyor (global kaynak: %64)

• Türkiye’de her 10 ebeveynden 9’u (%90) çocuklarının gerçek hayatta spor yapmak yerine sanal ortamda spor oyunları oynamayı tercih ettiğini belirtiyor (Global skor: %81)

• Türkiye’de her 2 ebeveynden 1’i (%50) çocukları ile açık havada oyun oynamak için zamanlarının olmadığını belirtiyor (global skor: %48)

• Türkiye’de her 10 ebeveynden 6’sı (%59) içeride ve dışarıda oyun oynama, ekran başında ve ekran dışında oyun oynama ve yaratıcı ve fiziksel oyun oynama konularında çocuklarının daha iyi bir oyun oynama dengesine sahip olmasını istiyor. (Global skor: 2’de 1, %51)

Sonuçlar gerçekten düşündürücü. Oyun sürelerindeki düşüş endişe verici, özellikle açık havada oyun oynama alışkanlığının giderek azalması ve oyun alışkanlıklarındaki dengesizliğin artması. Nasıl ki beslenme için dikkat ediyorsak, her gün meyve, sebze, protein, karbonhidrat vb gibi dengeli bir düzen oturtmaya çalışıyorsak, söz konusu oyun ise, ki oyunlar çocuklarımızın geleceğini şekillendirecekse, burada da bir denge olmalı, evde oynanan oyunlar, dışarıda oynanan oyunlar gibi. Aslında hayatımızın her alanında olması gereken denge gibi. Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı Sir Ken Robinson ve Türkiye Danışmanı Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın tam da belirttiği gibi çocukların gelecekteki başarısı, oyundaki dengeye bağlıdır.

IMG_8571

Dünyada eğitim, yaratıcılık ve insan gelişiminin önde gelen uzmanlarından ve Kirlenmek Güzeldir Global Çocuk Gelişim Danışma Kurulu Başkanı Sir Ken Robinson araştırmanın global sonuçlarını şu şekilde yorumluyor:

“Akademik araştırmalar aktif bir şekilde oyun oynamanın çocuklar için doğal ve öncelikli bir öğrenme yolu olduğunu gösteriyor. Bu oyun türü, özellikle hızlı beyin gelişiminin yaşandığı dönemdeki çocukların sağlıklı büyümeleri ve ilerleme kaydetmeleri için çok önemli. Ancak oyun önemsiz olduğu gerekçesiyle çoğunlukla göz ardı ediliyor. Bunun sonucu olarak çocukların hayatlarındaki aktif oyun süresinin azalmasıyla ilgili artan ve alarm verici bir eğilim söz konusu. Oyun alışkanlıklarında endişe verici bir dengesizlikle karşı karşıyayız. Ekranlar eğitim ve eğlence için harika kaynaklar olabilir ancak çocuklar, zihinlerini ve vücutlarını tam anlamıyla kullanabilmeleri ve etraflarındaki dünyayı daha fazla öğrenmeleri için farklı türdeki oyunları dengeli biçimde oynamalılar. Oynamak, çocukların öğrenmelerine, tecrübe etmelerine, odaklanmalarına, konsantrasyonlarına, kendilerine daha dönük olmalarına ve sosyal güvenlerini geliştirmelerine yardımcı olur. Oyun aynı zamanda çocukların paylaşım, kurallara uyma, sıra bekleme, diğerlerinin seçimlerine saygı duyma, kaybetmeyi kabullenme, sabretme, hoşgörülü olma, açık fikirli olma ve empati kurma gibi önemli yetkinlikleri kazanmalarına yardım eder. Çocuklarınızın serbest türde, daha az kurgulanmış oyunları dışarıda güvenle ve özgürce oynamalarına izin verin; onların girişken tavırlarına, hayal kurma ve yaratım becerilerine şaşıracaksınız. Onları şimdiden geliştirmek ve gelecekte başarılı, çok yönlü ve mutlu birer erişkin olmalarına yardımcı olmak için çocuklarımızın hayatında aktif oyuna yer vermeliyiz.”

IMG_8578

Müthiş doğru bir yorum evet bu. Peki neden artık bu süreler azalıyor sorusunu sorduğumuzda ise Prof. Dr. Yankı Yazgan bu durumu üç neden şeklinde açıklıyor.

1.Ebeveynlerin aşırı kontrolcü yaklaşımı : Çocukların gelişim dönemlerinde ihtiyaç duydukları oyun ve faaliyetler hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler, bilgi eksiklikleri nedeniyle risk almamak için kontrolcü davranıp ev ortamını çocuklar için daha güvenli bulabiliyor. Ev, onlar için dışarıda yaşanabilecek kazalara, soğuğa, sıcağa ve daha pek çok riske karşı bir kale.

2.Çocukların ekranlara olan aşırı ilgisi: Çocukların dijital teknolojiyle iç içe büyümesine karşı çıkmak hayatın akışına aykırı. Burada dikkat edilmesi gereken teknolojiyi ve ekranları çocuk bakıcısı olarak ya da ilişkiyi, sahici deneyimi engelleyici biçimde kullanmamak. Ekran ile ilişki artıp ekran hem bir oyun yeri ve hem de oyun arkadaşı haline gelince oyun dengesizliği karşımıza çıkıyor. Ebeveynlere düşen sorumluluk, içeride ve açık alanda oynanan oyunlar ile ekran başında ve ekran dışında oynanan oyunlar arasında bir zaman dengesi kurabilmeleri için çocuklarına rehber olmak.

3.Çocukların gündelik programlarının giderek yoğunlaşması.

Katıldığımız organizasyon ve içeriği öyle etkileyici idi ki, OMO ve Kirlenmek Güzeldir ekibini yürekten tebrik ediyorum. Ama en çok, bu bilinci ve bu meseleyi dünyanın her yerinde gündeme taşımak ve çocukların öğrenmeleri ve gelişimlerinde dengeli oyunun önemiyle ilgili bir farkındalık başlatmak için oluşturdukları bu kampanya ve çalışmaları sebebiyle.
Bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla hazırladıkları reklam filmini de mutlaka izleyin derim, bizler gözerimiz dolu dolu izledik. Ve son bir ricam daha var sizlerden, bu yazıyı okuduktan sonra, alın çocuğunuzu ve dışarıya çıkın. Çocuğunuz dışarıda özgürce oynarken, siz de hem okuduklarınızı düşünün hem de çocuğunuzu ve geleceğini.
Bırakın çıksın ve özgürce oynasın…

Bu bakış açısı ile birlikte Dünya Oyun Oynama Günü organizasyonu yapılıyor. Bir oyun annesi olarak böyle bir gün düşünülmesini gönülden destekliyorum ve hepinizi 28 Mayıs tarihinde gerçekleşecek olan Dünya Oyun Oynama Günü Etkinliklerine davet ediyorum. En kutlanılası ve en katılası bir gün olacaktır, inancım ve temennim benim.

ec895298-2ea5-4b91-b863-364e66addca9

06c91e64-e3d9-4b77-9f3d-7e9029c7808e

Oyunla ve sevgiyle kalın hep…

İnci Akbay