mavibebegim tarafından yazılmış tüm yazılar

İtalyan Bebek Modası Nanan

Geçenlerde Sevgili Özge Kopuz’un davetiyle İtalyan bebek markası Nanan Türkiye’nin Aqua Florya mağazasındaki açılışına kızım Mavi ile birlikte katıldık. Ürünleri inceleyip, keyifli bir masal dinledik Kidsnook Ayşegül Hanımın o etkileyici sesinden.

Nanan Türkiye den bahsetmek isterim sizlere de.

İlkiz İş Geliştirme ve Yatırım Şirketi tarafından Türkiye’ye getirilen, 2015 Aralık ayında Zorlu Center’da açılan mağazasıyla, mobilyadan tekstile, aksesuar ürünlerinden yeni doğan kıyafetlerine kadar birçok ürünü aynı çatı altında sunan İtalyan markası Nanan. İlk mağazası Zorlu Center’da, ikinci mağazası ise Aqua Florya’da açıldı.

Nanan, anne, bebek ve çocukların ihtiyaçlarını bir arada bulabileceği şık ve ayrıcalıklı ürünlerinin olduğu bir marka. Kısa zamanda herkesin beğenisini kazanan İtalyan bebek markası Nanan’ın 0-6 yaşa özel ürünleri mağazalarında satışa sunuluyor. Ürün, kumaş seçimi ve desenleriyle göz dolduran Nanan erkek ve kız bebek-çocuk kıyafetleri ise görülmeye değer gerçekten de. Nanan koleksiyonunda yer alan birbirinden farklı model ve renk seçeneklerindeki kıyafetler bu sezon bebek modasına yön verecek gibi gözüküyor haberiniz olsun. Hele ki kıyafetlerimizi nasıl tamamlayacağız derdiniz varsa, aksesuar seçimi konusunda da çok başarılı.

Tasarımı ve şıklığıyla öne çıkan Nanan, özellikle Avrupa’da çocuklar ve doğayla ilgili geliştirdikleri sosyal sorumluluk projeleriyle biliniyor. Türkiye’de de bu algıyı devam ettiren proje ve etkinlikler yürüten İlkiz İş Geliştirme ve Yatırım Şirketi Kurucuları İlknur Tükek Omay ve Güliz Tükek, Nanan’ı anneleri bilinçlendiren, onların bebek ve çocuklarıyla aralarındaki bağı güçlendiren bir marka olarak tanımlıyor.

Özellikle, Nanan ilkbahar yaz koleksiyonunda yer alan turkuaz puantiyeli ve kurdeleli beyaz elbise ile kızlarımız tam bir prenses gibi olacak.
Bahar koleksiyonunda erkek bebek ve çocuklar için hazırlanan kıyafetler de bu sezon ebeveynlerin beğenisini kazanacak. Erkek çocuklar içinse tam bir beyefendi takımları mevcut. Koleksiyonda dikkat çeken ürünler arasında yer alan mavi çizgili keten kumaş ile hazırlanan, yelek ve pantolon takımı pamuklu kumaştan beyaz t-shirt ile tamamlanıyor. Düğme ve cep detaylarıyla elegan bir görünüm kazanan bu mavi takımı görmelisiniz.

Nanan Türkiye hakkında daha detaylı bilgi için;

https://www.instagram.com/nananturkey/ adresinden ulaşabilirsiniz ya da Zorlu Center & Aqua Florya Nanan mağazalarını ziyaret edebilirsiniz.

AERTY
8
IMG_7901-569x379
Sevgilerimle…

Korkuyorum Yavrum…

Korkuyorum yavrum, seni güzel yetiştirebiliyor muyum diye korkuyorum, sana gösterdiğim yollar doğru mu diye korkuyorum, ya hep yanında olamazsam diye korkuyorum ve daha bir sürüsü aslında… Ama son zamanlarda hiç korkmadığım kadar korkuyorum, geleceğimizden korkuyorum yavrum.

Hiçbir zaman anlayamadığım korkuları anlıyorum ve yaşıyorum çünkü anneyim ve daha çok anlamaya başlıyorum şimdi annemi.

Bana ulaşamadığında telefonumda bilmem kaç kere annemin cevapsız aramasını görünce sinirlenmemem gerektiğini…

Beni çılgınca koruma isteğini…

“Çok fazla Türk filmi izliyorsun anne yapmaaa”, bunlar hep Türk filmlerinde oluyor dediğimde annemin savunmasını…

Kaç yaşına geldim hala beni bu kadar neden merak ediyorsun dediğimde “annelik yavrum” cevabını…

33 yaşında olsam da her gün sesimi duymadan rahat uyuyamadığını…

İzlediği her haberden sonra beni arayıp “iyi misin” diye sormasını…

Beni bir yere giderken sıkı sıkı tembihlemesini…

Anlıyorum anne, çünkü ben de korkuyorum artık.

Herhangi bir parti mensubu olmama gerek yok, herhangi bir tarafı tutmama gerek yok, herhangi bir gruba, derneğe dahil olmama gerek yok, ben anne tarafındayım ve ben evimden çıkmaya korkuyorum.

Haberleri izliyorum, gazeteleri okuyorum ve korkuyorum.

Bir trafik kazası haberi okuyorum, alkollü bir sürücünün gelip çarpıp günahsız yere aldığı canları ve trafiğe çıkmaya korkuyorum.

Bir cafede çocuk oyun odasında küçücük masum çocukların başına geleni okuyorum ve yine korkuyorum.

Patlamaları izliyorum sessizce yutkunarak, o masum insanların nasıl sebepsiz yere can verdiklerini ve ailelerinin bir ömür yaşayacağı acıları, korkudan ölüyorum.

Ya senin başına bir şey gelirse diye yavrum, korkmaktan deliriyorum çoğu zaman.

Ya benim başıma bir şey gelir ve yanında olamazsam o ellerini sıkı sıkı tutamazsam, ihtiyacın olduğunda da, en güzel günlerinde de yanında olamazsam diye de deliriyorum ki.

Öyle bir devir mi bu acaba, en çok anneler mi korkuyor acaba, korkudan evlerimize mi kapanalım, paranoyak bir toplum mu olalım, ne desen ne düşünsen nereye tükürsen aynı.

Ah korkmadan yaşayabileceğimiz, öyle küçük annelik paranoyaklıkları olacağı (bu gece uyumadı, yemeğini atladı gibi)  bir dünya dilesem çok mu acaba!

İnci Akbay

Diş Sağlığı ve Anne Tavsiyesi

Geçenlerde kızımın dişlerini fırçalayacağım ve diş macununu aldığımda küflendiğini gördüm ve salona koşarak gittim resmen “Özgüüüür, Mavi’nin diş macunu küflenmiş” diye sevinçle müjdeli haberi vermeye. Benim tepkim abartılıydı eşim de güldü geçti zaten, beni çok iyi tanıdığı için. Buna sevinilir mi, evet sevinilir. Çünkü bu ne kadar doğal olduğunun en önemli göstergesidir. Birkaç ayda diş macunu küfleniyorsa ben sevinirim, bir düşünün bakalım kullandığımız diş macunları yıllarca dursa bile küfleniyor mu hiç? Cevabı ben vereyim hayır. Çünkü kimyasal bombardımanında oldukları için tabiki de hayır. Söz konusu çocuklarımız ise durup düşünüyoruz. Onlara gözümüz gibi bakarken, niye kimyasal ya da katkılı şeylerle muhattap edelim ki. Hele ki söz konusu diş sağlığıysa, diş fırçalamak evet çok keyifli çok eğlenceli ama tükürme, macunu yememe ve ağız çalkalama alışkanlıkları daha doğrusu becerileri yok ki, bu zamanla kaslarının elverdiği sürece gelişecek ve öğrenilecek bir durum çünkü. Emecekler diş fırçasının üzerindeki o macunu, yalacaklar ve dahası yiyecekler, bunda yapacak bir şey yok. Çünkü önemli olan ağız sağlığı ve diş fırçalama alışkanlığını kazanmaları.

Kızımın dişleri yeni çıkmaya başladığı dönemlerde, gece uykusu rutinimizin bir parçasıydı ağzını dişlerini temizlememiz. Yarım çay bardağı ılık suyun içerisine azıcık karbonat koyar, karıştırır ve gazlı bezi parmağıma geçirip, o suyun içerisine hafif hafif batırıp ağzının içini, dişlerini, diş etlerini temizler, masaj yapardım. Kızım yürümeye ve eliyle bir şeyleri kavramaya tutabilmeye başladığı zamanlarda, bir yaş civarı başladık diş fırçalamaya. Diş fırçalama alışkanlığı kazanabilmesi ve diş fırçalamanın eğlenceli bir şey olduğunu düşünüp bunu sevebilmesi ve ömür boyu diş fırçalamanın keyifli olduğunu yaşayabilmesi için oyun gibi yapıyorduk. Bir diş fırçalama şarkısı eşlik ediyordu seremonimize;)


işte bu üç şarkı eşlik ederdi bize diş fırçalama seremonilerimizde. Önce ben fırçalardım kızımın dişlerini sonra sıra sende derdim ve kızım başlardı fırçalamaya sonra da sırayla bebeklerinin dişlerini fırçalardık, onların da dişleri çürümesin, temiz olsun dimi ama:)

Diş fırçası seçimi de hassas bir konu. Sonuçta ağızlarına alıyorlar, ısırıyorlar, herhangi bir kopma vb durumu olmaması önemli, belki de en önemlisi o kadar hassas dişlerinin ve minelerinin çizilmemesi. Dişlerini aşındırması ve sert olursa acıtma vb gibi bir durum yaşaması çok kritik, belki de tüm hayatı boyunca diş fırçalama alışkanlığını etkileyecek bir durum. Küçücükken dişlerini fırçaladığında kanama, acı vb yaşayan çocukların büyüdüklerinde de o yaşadıkları anlar sebebiyle düzenli bir diş fırçalama alışkanlığının olmadığı örneklerini duyuyoruz görüyoruz hepimiz.

Aslında bu alışkanlığın kazanılmasında en en önemli faktör rol model olarak kabuyl edilen bir ebeveynleriz. Çünkü çocuklarımız bizim aynamız. Kitap okumayan bir ebeveynseniz “çocuğum neden kitap okumuyor” deme hakkınız yok, diş fırçalamada da aynı şekilde. Çocuğunuz sizi görecek şekilde fırçalayın hep dişlerinizi, zaten sizi taklit etmeye başlayacaklardır hemen, sizin tek yapmanız gereken bunun ne kadar keyifli ve önemli olduğunu hissettirmek ve çocuğunuza yol göstermek bu konuda.

 

Diş fırçası ve macununda ne kullanıyorsunuz derseniz, başından beri dediğim gibi doğal çok doğal olması önemliydi benim için. Jack’n Jill ‘i güvenle tavsiye edebilirim. Nereden bulabiliriz derseniz www.dogalbebegim.com doğru bir adrestir derim.

Keyifle, gülen yüzlerle kalın…

Sevgilerimle…

IMG_6729

Woodyland Çocuk ve Aile Merkezinde Bir Gün…

Canım arkadaşım Serap Oğuz Tan’ın davetiyle Woodyland’e gittik kızım Mavi ile birlikte. Keyifli ve dolu dolu bir gün olacağa benziyordu zaten, programımız müthişti. Mavi içeride ahşap oyuncaklar ile oynarken, ben de Bebek ve Uyku’dan uyku seminerini dinleyecektim.

Seminerin akabinde ben de soluğu kızımın yanında aldım. Birlikte ahşap oyuncaklar ile oynamaya başladık.

IMG_7491

Tam burada Woodyland Aile ve Çocuk merkezinden bahsetmek isterim sizlere. Woodyland hem ahşap oyuncak markası hem de annelere ve çocuklara eğitim etkinlik gibi hizmetler veren bir aile merkezi. Fikri de hayata geçişini de gördüğüm için gerçekten Woodyland Aile Merkezinin kurucusu Aybüke hanımı hepimiz adına aslında tebrik ettim. Çünkü anneler için ülkemizde öyle az ki böyle merkezler. Düşünsenize anneler olarak bir araya geldiğimizde çocuklarımızı güvenle zaman geçirebileceğimiz bir mekan var. Büyük bir ihtiyaçtı bu kesinlikle.

Çocuklarınızın Woodyland doğal ve ahşap oyuncakları ile oynayabilecekleri 7/24 kamera sistemi bulunan bir çocuk etkinlik odası da mevcut.İşte biz bu odada uzun uzadıya oynadık kızım ile birlikte.

Peki Woodyland Aile Merkezinde neler yapabiliriz diye sorarsanız kısaca özetliyeyim sizlere;

Düzenlemek istediğiniz özel buluşma veya bir araya gelmek istediğiniz özel günlerinizde ikramlı organizasyonlar yapabilirsiniz, çocuklarınız etkinlik odasında gönüllerince oynarken siz anneler de sıcak çayınızı içip sohbetinizi keyifle yapabilirsiniz.
Homeoffice çalışan ya da evde bunalan anne iseniz, sınırsız çay kahve & ikramı ve ücretsiz wifiden yararlanabilir, notebooklarınızı alıp
gidebilirsiniz; çocuklarınızda etkinlik odasında ahşap oyuncaklar ile oynayabilirler.

Tüm bunların yanı sıra Aile merkezinin düzenleyeceği etkinlik ve panellere katılabilirsiniz.
Ayrıca diğer aktiviteleri de takipte kalın derim. ( hobi atölyeleri, masal saati, drama atölyesi, cupcake yapım atölyesi, gebelik okulu, bebeklerle dans gibi)

http://www.woodylandtr.com/ sitesinden daha detaylı bilgiye ulaşıp hem ahşap oyuncaklara bakabilir hem de etkinlikleri inceleyebilirsiniz.

Ne kadar inandığım ne kadar uzun uzadıya anlattığımdan belli dimi.

Öncesinde uyku semineri ile başlayan sonrasında ahşap oyuncaklar ile bolca oynayıp hayaller kurduğumuz ve yine sonrasında nanook  uyku çadırlarında oturup masal saatine katıldığımız bir gündü bizim için.

IMG_7524

Keyifle hatırlayacağınız dolu dolu günleriniz olsun….

Sevgilerimle…

İnci Akbay

Snapseed

Bebeklerimizin Zekasını Geliştirmek İçin Tavsiyeler

Üstün Zekalılar Enstitüsünden Gürkan Yaşar Bey ile yaptığımız söyleşide Gürkan Bey bizlere bebeklerimizin zekasını geliştirebilmek için harika önerilerde bulundu. “Paylaşmak Güzeldir” inancımla bu harika söyleşiyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bebeklerin zekasını geliştirmek isteyen anne babalara ne gibi önerileriniz olabilir?
Kavramlar ve algılar yardımıyla soyut ya da somut nesneler arasındaki ilişkiyi kavrayabilme, soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlevleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleri zeka olarak adlandırılmaktadır. Babalar bu cümleye kızacak 🙂 fakat yapılan bilimsel araştırmalara göre zekâ genlerinin çoğunun kadınlarca aktarılan X kromozomunda olduğu belirlemiştir. Annenin üstün zekalı olması durumunda çocuğunda üstün zekalı olma oranı yüksektir. Genetik faktörler dediğimiz zaman sadece anne-babadan değil, amcalardan, halalardan, dedelerden, birkaç nesil öncelerden gelen insanları da göz önüne almak gerekir. Ancak zekâ bir kapasitedir. İyi eğitim zekâ seviyesini 15-20 puan yükseltebilmektedir. Buna bir örnek verecek olursak Finlandiya, İsveç, Norveç, Danimarka, Almanya gibi ülkelerde 90 IQ ile okul öncesine başlayan çocuklar 110 IQ ile 1.sınıfa devam etmekteler. Fakat ülkemizde 90 IQ ile okul öncesine başlayan çocuklar ortalama 95 IQ ile 1.sınıfa devam etmekteler. Okul öncesi eğitimin zeka gelişiminde ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Zeka gelişiminin % 90’ı okul öncesi dönemde tamamlanmaktadır.
Peki, bebeklerimizin ve çocuklarımızın IQ’ sunu nasıl geliştireceğiz? Bebeklik döneminden itibaren ne tür oyunlar aktiviteler yapabiliriz?

• Yapılan bilimsel araştırmalara göre anne sütü ile beslenen bebeklerin IQ seviyeleri mamayla beslenen bebeklere göre daha yüksektir.
• Anne sıcaklığında büyüyen bebeklerin IQ seviyeleri bakıcıyla yada anneanne, babaanne ile büyüyen bebeklere göre çok daha yüksektir.
• Anne ile büyüyen bebekler bakıcıyla yada anneanne, babaanne ile büyüyen bebeklere göre ilerde daha az dikkat dağınıklığı problemi yaşamaktadır.
• Bebeklik döneminde çok fazla televizyon izleme bebeklerde otizm, zeka geriliği, dikkat dağınıklığı, öğrenme bozukluğu gibi hastalıklara sebebiyet vermektedir. Bakıcılar bebekleri susturma, bir nevi hipnoz etme adına maalesef saatlerce televizyon karşısında televizyon izletebilmektedirler. Beyin bu durumda çalışmamakta sadece canlı bir kamera gibi her şeyi kaydetmektedir. Beyindeki bilgi işleme merkezi atıl kalmakta zeka gelişmemektedir. Televizyon izlerken ekranda üç saniyede bazen saniyede bir görüntü değişmektedir. Bebeklik döneminden beyni uyarıcı bombardımanına tutulan bebekler büyüyüp okul döneminde geldiklerinde kitaba baktıklarında hiçbir şey değişmemektedir. Dolayısıyla kitaplarla ilgilenmemekte sıkılmakta ödev yapmak istememektedir. Günümüzde yetişkinlerin çok fazla kitap okumamasını da buna bağlayabiliriz. Gerçek bilgi kitaplardan öğrenilebilmektedir.
• Sinir hücrelerinin oluşmaya başladığı bebeklik döneminde bebeğinizin görsel uyarılara ihtiyacı vardır ve bu konuda yapılan pratik hareketler çok önemlidir. Bu nedenle bebekler farklı görsel uyarıcı bombardımanına tutulmalıdır. Örneğin bebeğinizi kucağınıza alarak ona farklı renkli manzara resimleri gösterip, değişik sesler, müzikler dinletebilirsiniz.
• İlk aylarda bebeğin beşiğinin üzerine farklı renklerde oyuncaklar asıp onları hareket ettirerek bebeğe zengin uyarıcılar verin.
•İlk aylarda bebeklerin koku duyuları çok güçlüdür. Annelerini bu nedenle çoğunlukla kokularından tanırlar. Bu dönemde bebeklere farklı kokular koklatılarak beyin hücrelerinin ölmemesi sağlanabilir.
• Bebeğinizin yüzüne gülümseyerek vücuduna masaj yapın, gözlerinin içine bakarak ismini söyleyin.
• Bebeğiniz ile direk olarak konuştuğunuz esnada onu yüzünüze yakın tutunuz ve gözlerinin içine bakınız. Onunla sık sık göz teması kurun.
• Bebeğinizin karyolasının yanına bir mp3 çalar koyunuz, Çalmak için ninni veya yumuşak bir fon müziği seçin. İçerisinde tekrarın çok olduğu melodiler bebek için çok dinlendiricidir çünkü bu, bebeklerin anne rahminde duydukları sese benzer melodidir
• Çamaşır veya bulaşık makinesinin sesini teybe kaydederek bebeğinize dinletin. Bu ses anne rahminde bebeğin duyduğu seslere benzer. Bu sesleri bebek dinlerse beyindeki nöronlar ölmeyecek, beyinde sinaptik bağlantılar gelişecektir.
• Bebeğinizi vücudunun bölümlerinden (dirsek, parmak, ense vb. ) kavrayarak hafif sallayınız. Bebekler bundan çok hoşlanırlar.
• Bebeğimizi biz nasıl besler ve ona nasıl davranırsak yetişkin olduğunda üzerinde derin etkileri olacaktır. Bu oyun bebeğinizin güvende ve emin hissetmesini sağlar.
• Bebek ağlamadan istek duymadan onu beslemememiz gerekmektedir. Bu kişiliğini olumsuz etkilemektedir. Ağlamadan beslenen çocuklar sürekli hazıra konan yetişkin gibidirler.
• Bebeğinizin duyma ve görme duyularının gelişimi için farklı yüz ifadeleri yapın ve sesler çıkarın.
• Bebeğinizi farklı kumaşlar ile okşayınız veya sarınız. (Vücudunun farklı kumaşlara dokunmasını sağlayın.)
• Bebeğinizin farklı kokuları almasına imkânlar sağlayınız. Dışarı çıkın ve bir gül koklatınız veya taze yeni kesilmiş bir portakal koklamasına yardımcı olunuz.
• Eğer odaya hareketli ve odada gölge oluşturabilecek nesneler ayarlayabilirseniz bu bebeğinizin görme yetisinin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Bebeğinizin altını değiştirirken onunla iletişim kurun ve şarkı söyleyiniz.
• Zaman zaman sesinizi değiştiriniz. Onunla konuşurken yüksek, alçak, yumuşak ve şarkı söyleme modunda sesler kullanınız.
• Farklı renklerde çeşitli oyuncakları alınız ve sırasıyla oyuncakları ileri geri bebeğinizin önünde onun görme yetisine uyarılar gönderecek şekilde hareket ettiriniz.
• Kısa ve tekrarlanan ifadeler bebeğin dil gelişimini hızlandırır.
• İşaret ve orta parmağınızı kullanarak bebeğinizin farklı bölgelerine yavaşça vurunuz. Vururken de vurduğunuz bölümün adını söyleyiniz.
• Sevgi ile yapılan bebek bakımı beyini ve zekânın olumlu şekilde gelişmesini destekler
• Bebeğin omurilik bölgesine yapılan masajın zeka gelişimine çok büyük katkısı vardır.
• Bebeğinizin kol ve bacaklarına yaptığınız egzersizler kas ve motor hareketlerin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Coşkulu konuşmalar bebeğin duygusal ifadelerini cesaretlendirir. Ve böylelikle bebeğinizin hatırlama yetisine yardımcı kimyasallar ortaya çıkarır. Zekâ gelişimine önemli katkıda bulunur.
• Dil gelişimine yardımcı şarkılar ve parmak oyunları beynin gelişimi açısından çok önemlidir.
• Bebeğinizle her oyun oynadığınızda beyindeki hücreler arasında bağlantılar oluşacak, güçlenecek ve bebeğin gelecekteki yaşamında büyük etkisi olacaktır. Bu bağlantıların ileri yaşlarda oluşması daha zordur.
• İnteraktif oyunlar bebeğinizin gelecek yaşamlarında karşılaşacakları daha karmaşık durumlara hazır hale gelmelerini sağlarlar.
• Bebeğinizi tutma, onu havada hafifçe sallama beynine onun büyümesini sağlayan hormonların açığa çıkmasına yardımcı olur.
• Bebek ne kadar erken müzik ile tanışırsa o kadar çok öğrenme potansiyeli artacaktır. Birçok kelime ile devamlı bir şekilde karşılaşmış bebekler üç yaşına geldiklerinde dili çok akıcı konuşabilirler. Fakat dil deneyimleri az olan bunlardan uzak olan bebekler dil konusunda gelişimleri yavaş olacaktır.
• Bebeğinizi sallamanız onu kucaklamanız rahatlık verecek ve beyin gelişimine yardımcı olacaktır.
• Bebeklere dokunma ve sarılma sindirimin daha kolay olmasına yardımcıdır.
• Bebek beyni her dildeki farklı sesleri ayırt edebilecek bir kapasiteye sahiptir.10 aylık olduktan sonra yabancı sesleri kendi öz dilinden ayırt eder ve kendi öz diline odaklanır.
• Çok konuşan çocuklar karmaşık dil yapılarını daha kolay öğrenebilme kapasitelerini geliştirir
• Her gün için bir okuma zamanı belirleyin. Uyku öncesi zaman bunun için en uygundur. Bebeğiniz için kolay ve basit cümleler içeren kitaplar tercih edin. Bebeğinize sesli olarak kitap okuma ona verebileceğiniz en güzel hediyedir. Bebekler kitaptaki resimlerle, kitabın şekli ile ilgilidirler. Sayfaları çevirme, kitabı tutma ve dokunma ona mutluluk verir.
• Bebeğinizi alıp bir süpermarkete gitmek güzel bir deneyim olacaktır.
• Beyin hayatımız boyunca öğrenme kapasitesine sahiptir ve öğrenme süreci devam etmektedir. Hiçbir dönem, öğrenmenin mükemmel gerçekleştiği bu döneme eşit değildir.
• Dergilerden gülen, neşeli, mutlu bebek resimleri bulun. Renkli olanlar daha güzel olacaktır. Bu resimleri bir araya gelecek şekilde duvara asın ve bebeğiniz ile birlikte bunlara bakın. Bebeğinize resimdeki bebeğin duygularından bahsedin. Mutlu mu neşeli mi nasıl bir duyguya sahip olduğunu anlatın. Mutlu bir yüz bebeğinizin beynine kazınacak ve yeni bağlantıların kurulmasına yardımcı olacaktır. Mutlu yüz ifadelerine bakarken bebeğinize gülümseyerek sevdiğiniz bir şarkıyı söyleyin.
• Anne babaların bebeklerde işaret dilini öğrenmeleri çok önemlidir. Bebekler 20 kadar işaret öğrenebilmektedirler ve kendilerini bu dille konuşma öncesi çok rahat ifade edebilmektedirler.

Gürkan Yaşar’a çok büyük teşekkür ediyorum hepimiz adına.
www.ustunzekalilar.org

Oyun Hamuru Deyip Geçmeyin…

Bir oyun hamuru; yumuşak, sıkıyoruz, şekil veriyoruz, oynuyoruz, eğleniyoruz, keyifli zaman geçiriyoruz. “Oynadık, eğlendik, keyifli zaman geçirdik işte” dediğimiz oyun hamurlarının ve setlerinin çocuklarımızın gelişimindeki yeri gerçekten de müthiş. Farkında olarak veya farkında olmayarak oyun hamurları ile oynayarak sadece oyun hamurlarını değil, çocuklarımızın geleceklerini de şekillendiriyoruz.

Oyun hamurları, yaratıcılığı her zaman geliştiren ve her zaman geçerliliği olan bir oyuncak aslında.

Çocuklarımızın, bizim dünyamızdan yakaladığı ipuçları ile hayalinde canlandırdığı her şeyi hayata geçirebileceği bir oyun bu. İsterse pasta yapar bir doğum günü canlandırır hayalinde, isterse bir salıncak yapar ve bir oyun parkında buluverir kendini. Hayali onu nereye sürüklerse, bu oyuncaklar da eşlik eder hayallerine.

Özellikle oyun hamuru setleri daha bir ilgisini çekiyor miniklerimizin. Çünkü çok çeşitli kalıp ve aparatlarının olması sebebiyle, keşif duygusunu daha da arttırıyor. Kalıplarla istediği şekli verebilmesi hem başarıyorum duygusunu tetiklerken, uzun süren keşif konsantrasyon süresine de fayda sağlıyor. Ve öğreniyor bu sayede, hep devam eden öğrenme sürecinde oyun hamuru ve setleriyle sadece hayalindekini değil, gerçek dünyada var olan bir şeyi, çiçeği, nesneyi, pastayı vb hemen hemen aynısını yapabilmenin hazzını yaşıyor. Ve isterse pastacı isterse doktor olarak devam edebiliyor oyununa. Farklı rolleri deneyimleyip, tadını çıkarıyor aslında öğrenmenin, o anki oyunlarında.
hgdf
Biz de Play-Doh Cup Cake Festivali seti ile çılgınca eğlendik geçen gün. Hani bir çocuğun bir oyuncakla oynama süresi maximum 10-15 dakikadır derler ya, söz konusu bu oyun seti olunca süre tahmin edebileceğimizden çok çok daha fazla uzuyor emin olun. Play-Doh’nun bu seti ile bize ve evdeki tüm bebeklerine rengarenk cup cake ler yaptı kızım. Tabi ki kutlama yapmadan da olmazdı dimi;) Yaptığımız her cupcake üzerine bir mum diktik üfledik kutladık bu eğlencemizi, sonrasında keklerin üzerine koymak için oyun hamurundan yaptık mumları. Gerçek mumları yanımıza koyup, bakarak aynısını yapmaya çalışmaktan da müthiş haz aldık aslında. Play-Doh Cup Cake Festivali setinin her bir aparatını keşfetmeye çalışması, her bir aparatına hamurları yerleştirip nasıl çıkacağını gözlemlemesi minicik ama harika bir bilimsel deney gibiydi adeta. Oyun setinin üzerindeki çiçek ve kalp kalıplarıyla hamuru şekillendirdi ve sonrasında da başına koydu ve “anne baak benim tokam bu” diyerek gülümsedi, Mavi. E o zaman hadi dedik, hamurlarla süslenelim biraz. Kalıplar yardımıyla yaptığımız çiçeklerden kolye, toka, yüzük yapmaya başladık. Artık süslü bir pastacı olmuştuk biz;)
lkjhg
Oyun hamurları ve setleri sadece hayal gücünü ve yaratıcılığı geliştirmekle kalmaz. El parmak kası gelişimini de müthiş anlamda destekler. O minik parmakların oyun hamuruna aparatları ile şekil vermeye çalışması aslında ince motor becerileri gelişimine ciddi destek sağlar. Bitmedi faydaları tabi ki, el göz koordinasyonun gelişimine destek verir, şekilleri, renkleri vb eğlenerek öğrenmeyi sağlar ve belki de en önemli faydalarından biri kendini ifade etme yolunu bulur çocuklarımız. Yaptığı şekillerle kendi iç dünyasını yansıtmadır bu aslında. Ve bu bizlere, anne babalara onun iç dünyasını tanımamız ve anlayabilmemiz için müthiş bir fırsat sağlar.

Siz isteyin, hem çocuğunuzun hem de kendi içinizdeki çocuğun hayal gücünüze eşlik etmesine izin verin, işte o zaman kaybolacaksınız bu dünyanın içerisinde.
Oyun hamuru ile neler yapılabilir diye sorarsak eğer, cevabım “her şey” olacaktır.
eysa
Bir kirpi yapın mesela, dikenlerini uzun makarnalardan oluşturduğunuz.
hesgafd

Boya kalemleri yerine oyun hamurları ile renklendirin resminizi.
jhgsfa

Renk deneyleri yapın mesela. Farklı iki renkteki oyun hamurunu karıştırıp, nasıl bir renk çıkacağını gözlemleyin.
Sevgiyle, hayal dünyanızdaki o müthiş oyunlarla kalın…
Mavibebegim
İnci Akbay
jhg

Bardabas Bebek İle Tanıştınız mı?

Oyunun, çocuklarımızın hayatını nasıl müthiş şekillendirdiğini hepimiz biliyoruz. Hayatı oyunla öğrenip, dünyayı oyunla keşfediyorlar gerçekten de. En basit dediğimiz, güldük eğlendik keyifli vakit geçirdik işte dediğimiz oyunlarda bile aslında çocuğumuza, gelişimine bu doğal ve doğuştan olan keşfine önemli ölçüde katkı sağlayıp, yol göstericileri oluyoruz onların. Bu katkılar saymakla bitmez belki de hele ki bebeklik dönemi kadar kritik ve tüm algılarının açık olduğu bir dönemde biz anne babalara büyük bir rol düşüyor. Oyuncu rolü bu. Çok ciddi bir rol ve aşkla yapılacak bir rol bu. İşte bu noktada ne oynayacağız, ne oynatacağız sorularını soran anneler için hem hayatlarını kolaylaştıracak hem de bebeklerinin gelişimine keyifli bir biçimde katkıda bulunacak Bardabas Bebek müthiş bir fikir olarak karşımıza geliyor.

wg

Kısaca Bardabas Bebek’in ne olduğundan ve bizlere ne kattığından bahsetmek isterim. Bardabas Bebek her ay evinize gelen ve içerisinde her ay 5 farklı aktivitenin, ödül ve koku seremonisinin bulunduğu bir set. Bu aktivitelerle hem siz anne ve bebeklerine keyifli vakit geçirtmek amaçlanırken hem de bebeğinizin gelişimine destek olabilecek bir set. Bebeğinizin bilişsel gelişimi ( akıl yürütme, öğrenme, zihinde canlandırma, gözlem, karşılaştırma, sonuç çıkarma vb gibi ) , psiko-motor gelişimi ( el parmak kasları, el göz koordinasyonu vb gibi ), sosyo-duygusal gelişim ( duygularını dışa vurma, işbirliği yapabilme, yardımlaşma, ebeveyni ile bağlanma temelini kuvvetlendirme vb gibi ) hedeflenmektedir. Bununla birlikte bebeğin gelişiminde özellikle beyin gelişiminde, beş duyu oyunlarının önemi büyüktür. Ve Bardabas Bebek kutuları içerisindeki aktivitelerde beş duyu gelişimine yönelik oyunlar sıklıkla yer almaktadır. Işık oyunları, farklı dokulara dokunma oyunları gibi.

7_5_2_Cocuk elli resimler

2_5_2_Cocuk elli resimler
Her kutunun içerisinde bir ödül seremonisi var. Aktivitenizi yaptıktan sonra kendinize ve bebeğinize bir gülen yüz çıkartması yapıştırıyorsunuz ve birbirinizi alkışlıyorsunuz çünkü siz müthiş bir takım çalışması yaptınız birlikte. Bu takım çalışmasında bebeğiniz bu oyunlarla dünyayı keşfederken siz de onu yönlendirici değil iyi bir yol gösterici oldunuz.

Bununla birlikte her kutunun içerisinde bir de koku seremonisi var. Aktivitenizi yaptınız, ödül seremonisini tamamladınız sırada koku ile bu keyifli anı kalıcı kılmak var. Kutuyu kaldırmadan önce içerisinden çıkan lavanta yağını bir damla kendi avucunuza bir damla bebeğinizin avucuna sürerek ellerinizi birbirinize sürtün ve derin derin koklayın yüzünüzde bir gülümseme ile. Bebeklik dönemini hiçbirimiz hatırlamayız ama işin içerisinde koku varsa işte o zaman anılarımız canlanır çünkü bizi geçmişe götürebilecek tek şey kokudur aslında. Bebeğiniz büyüdüğünde bu kokuyu duyduğunda sizinle beraber geçirdiği o keyifli anlara gidecek hafızasında. Ve böylece oyununuzu da, beraber geçirdiğiniz bu keyifli zamanları da aslında kalıcı kılmış olacaksınız.

QY3RHQ5
Bardabas Bebek ailesinde yer almaktan gerçekten gurur ve mutluluk duyuyorum çünkü bu kutuların içinde diğer tüm aktivitelerden farklı olarak bir ruh olduğuna inanıyorum. Anne ruhu bu, içerisindeki tüm oyunlara da aktivitelere de duyguyu da katarak oynamanızı sağlayacak bir ruh.
Bardabas Bebek ile ilgili detaylı bilgiye www.bardabas.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Beni bilirsiniz ben yazılarımı hiçbir zaman hoşçakalın diye bitirmem , hep sevgiyle ve oyunla kalın diye bitiririm. Ve yine sizlere sözüm aynı, oyunla kalın olur mu;)
Sevgilerimle
İnci Akbay

bardabas

Ananen mi Daha Çok Seviyor Babaannen mi?

Hepimiz küçükken şu sorulara maruz kalmışızdır. “Anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?” , ” Amcanı mı daha çok seviyorsun dayını mı?”, “Onu mu daha çok seviyorsun, bunu mu?” …. Bu sorular aslında benim kabusumdu ve bitmek bilmezdi bir türlü. Neden birini daha çok sevmeliydim ikisini de aynı derecede çok sevemez miydim yani. “İkisini de ” diye cevap verirdim ama yine de bitmezdi kapanmazdı konu “Hadi, hadi, hadii birini daha çok seviyorsundur söyle”. Oooooofff ki ne offf. Şimdi bana bu soruları soran herkese benim bir sorum var:

“Siz hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz?”

”Aaaa olur mu hiç öyle şey, insan çocuğunu ayırır mı hiç birbirinden” dediğinizi duyar gibiyim.

Peki, çocuklarınız büyüdü, torunlarınız oldu. Bu soruyu tekrar soruyorum:

”Hangi torununuzu daha çok seviyorsunuz?” Bu soruya cevap vermek için biraz düşünülüyor mu acaba! Keşke herkes ” Aaaa olur mu hiç öyle şey insan torununu ayırır mı hiç birbirinden ” cevabını verebilse. Ya da ” Ananen mi daha çok seviyor, babaannen mi?” sorusunu duyduğumuzda hangi yaşta olursak olalım, ”İkisi de birbirinden çok seviyor” cevabını verebilsek keşke.

Anne baba sevgisi ayrılmaz ve ikisinin de yeri bambaşkadır tıpkı çocukların sevgisi gibi.

Aslında torun sevgisi de ayrılmaz ve ikisinin de yeri bambaşkadır tıpkı çocuklarının sevgisi gibi, hatta çocuklarının sevgisinden daha büyük bir sevgi belki de. ( Burada sevgi kelimesini yazarken bile zorlanıyorum aslında, onun yerine yakınlık veya ilgi demek daha doğru olabilir. Çünkü toruna veya bir çocuğa sevgisizlik göstermek demek, benim için dünyadaki en büyük suçlardan biri. Bu yüzden bundan sonrası için sevgi kelimesi yerine yakınlık veya ilgi diye devam edeceğim.)

Ama pek de öyle değil sanki. O birbirinden ayıramadığın can’ım dediğin çocukların büyüyor, evleniyor ve can’ının can’ları dünyaya geliyor. Belki de en büyük sevgi o. Ben şuan sadece bir anneyim ve benim için en büyük sevgi çocuğum ama çocuğumun bir çocuğu olduğu günleri görürsem, eskilerin dediği gibi “torun baldan tatlı olacak” belki de. Fakat can’ının can’ından parça olan torunlar için yakınlık veya ilgi değişebiliyor sanki. İşin içerisine gelin ya da damat faktörü giriyor , iyi ya da kötü olmaları önemli değil. Diğer torun gelinin ya da damadın çocuğu gibi olmaya başlıyor ve bizimkisi seninkisi gibi ayrımlar söz konusu oluyor maalesef ki.

Bir torunun hafif nezle olsa yüreğin ağzına geliyor, diğer torunun zatürre olsa geçmiş olsun diyorsun ve hayat devam ediyor. Bir torununun her anına şahit olmak isterken, diğer torununu aylarca görmesen olabiliyor ve hayat devam ediyor. Bir torununun boy boy fotoğraflarını paylaşırken ya da duvarına asarken buluyorsun kendini, diğer torununun fotoğrafı var mıdır yok mudur hatırlamıyorsun ve hayat devam ediyor…

Ya da tam tersi düşünün mesela.

Bir torunun iki gün seni görmese adını sayıklıyor, diğer torunun aylarca görmese eksikliğini hissetmiyor. Bir torunun seni görür görmez koşa koşa gelirken kucağına, diğer torunun çekine çekine yaklaşıyor.

Sorun torunda mı? Yoksa bu enerjiyi veya hissi hissettirenlerde mi? Boşuna değil aslında , bebekler ve hayvanlar enerjiyi en iyi hisseder söylemi. Çocuğunuz tanıdık olsun olmasın birini gördüğünde durduk yere ağlamaya veya istememeye başlıyorsa, çocuğunuzun hissine, enerjisine önem verin, saygı duyun ve zorlamayın alışana kadar. Samimi sevgiyi de samimiyetsiz sevgiyi de , gözle görülmeyen ilgiyi de ilgisizliği de hissediyorlar belki de.

Bazı çocuklar buram buram anane yakınlığı ve ilgisi ile büyürken, bazı çocuklar buram buram babaanne yakınlığı ve ilgisi ile büyüyor. Ne mutlu ve şanslı ki bazıları da her iki yakınlık ve ilgi ile büyüyor. Kendimden pay biçerek yazıyorum, her ikisini de sevmeme rağmen, ben de buram buram anane yakınlığı ve ilgisi ile büyüyenlerdenim.

Ama anlayamadığım ne oluyor da bir taraf daha ağır basıyor ? Her ikisi de torun. Kızından, oğlundan, gelininden, damadından ne farkeder.

Farketmez işte, farketmemeli de. Küçüktüm ama farkettim ve hissettim. Küçükler ama farkediyorlar ve hissediyorlar.

Biraz sert mi geldi yazı? Bence biraz sert değil de özeleştiri için iyi bir fırsat mı acaba?

Torunları arasında yakınlık ve ilgi anlayışı farklı olan, ya da seninki benimki diye ayırt eden ananelere veya babaannelere bu yazı iki satır kelam olsun.

Buram buram hem anane hem de babaanne yakınlığı ve ilgisi ile büyüyen çocuklarımızın anane ve babaannelerine de bizden çoook büyük selam olsun.

”Hangi torununu daha çok seviyorsun?”

”Aaaa olur mu hiç öyle şey.”

Bu soruya hep böyle bir cevap verebilmesi dileğimle herkesin.

Sevgiyle kalın hep olur mu. Unutmayın sevgi bölündükçe değil paylaşıldıkça artar;)