mavibebegim tarafından yazılmış tüm yazılar

Komşu Komşu Oyunu

Hani bir eşya ya da bir kıyafet alınca deriz ya bazen “ ömürlük “ bir eşya aldık, “yıllarca kullanırız” diye. İşte Komşu Komşu oyunu aslında tam da öyle bir oyun. Yıllarca oynanabilecek bir oyun. Bu yüzden dayanıklı malzemeden olması çok daha iyi.

İki adet büyük kalın mukavva yapacağımız ev için gerekliydi. Mukavvanın birini evi yapmak için diğerini de çatısını yapmak için kullandık ve 6 tane pencere açtık evimizde. Arkasına da şekildeki gibi bir düzenek oluşturduk. Bu düzeneği yapmamızın sebebi resimleri rahatça çıkarıp yerlerine yenilerini istediğimiz zaman koyabilmemiz içindi. Bu düzenek için mukavvadan küçük parçalar kesip pencerenin alt ve üst tarafına yapıştırdık. Bu sayede resimleri rahat koyup çıkarabiliyoruz, basit bir sürgü mekanizması gibi düşünün.

 

20140903_141052

20140903_141110

Komşularımızı oluşturmak için internetten bulduğum hayvan resimlerinin çıktısını aldım fotoğraf kağıdında. Biz hayvanları çok sevdiğimiz için hayvan resimleri seçtik. Her pencereye bir hayvan resmimizi koyduk. Şimdi sırada tık tık tık diye komşularımızın pencereleri çalıp kim varmış orada diye bakmak kaldı. Belki bir süre sonra hangi pencerede hangi hayvan arkadaşımız vardı acaba diye tahmin bile yürütmeye başlayabiliriz. Mesela “kedi neredeydi bebeğim” sorusuna kedinin olduğu doğru pencereyi açarak harika cevaplar alabiliriz. Bebeklerimizin hepsi birer dahi çünkü, yeter ki onların potansiyelinin farkında olalım. Bu sayede bebeklerimiz için eğlenceli bir hafıza oyunu olabilir komşu komşu oyunu.

20140903_141209

Pencerelerimize ileriki zamanlarda koymak üzere farklı resimlerin çıktılarını da hazırladım. Hayvan komşularımızdan sonra aile komşularımız da olabilir. Bu sefer pencereleri açıp bir bakarız ki anne, baba, dayı, teyze gibi akrabalarımız pencereden bize bakıyor. “Anne hangi pencerede acaba tatlım” diyerek oyunumuza devam edebiliriz.

20140903_141253

Aile komşularımız bir süre sonra taşınabilir, yerlerine vücudumuzdan oluşan komşular gelebilir diye düşünerek kulak, burun, ağız, göz, el ve ayak fotoğraflarından oluşan komşularımızı da hazırladım.

20140903_141235

Bu ömürlük bir oyun demiştim ya biraz daha ileriki zamanlar için sayılar ve harflerden oluşan fotoğraflarımız da komşu olmak için bekliyor bizleri:)

20140903_141307

Sarı evimizi salonumuzun duvarına Mavi’nin boy hizasına denk gelecek şekilde yapıştırdım. İstediği zaman komşularımızın pencerelerini çalabilsin ve istediği zaman komşularımızla görüşebilsin diye:)

20140903_142708

 

Keyifli komşuluklar ve çoook keyifli oyunlar diliyorum…

Çocuk oyunla ve sevgiyle büyür…

 

Bir Anneyi Çileden Çıkaran Cümleler

Bir yıldır anneyim ve benim bir yıldır sürekli duyduğum ve artık duymaktan sıkıldığım duyunca içimden kocamaan bir offf çektiğim cümleleri yazmak istedim.  Söz konusu annelik ise herkesin söyleyeceği bir lafı var ve nedense bu laflar hep aynı şekilde seyrediyor benim çevremde:)

– “İncecik giydirmişsin çocuğu… Hasta olacak!”
Sanki annesi ben değilim, bu dünyada bebeğimi en çok düşünen insan ben değilim gibi bu cümle beni çileden çıkarabiliyor. Bir anneye asla söylenmemesi gereken bir cümle. Bırakın inceliğine, kalınlığına biz karar verelim dimi.

– “Bir tanecik çikolatadan bir şey olmaz canım!”
Bir anneye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bebeğine gizli gizli bir şeyler yedirmeye çalışmak. Hele ki abur cubursa bu, çıldırırım yakalarsam. Ucundan tatsın canım nolcak, emziğe alışsın diye birazcık çikolataya bandık nolcak. Eyvah eyvah.

– “Hiç kilo almamış bu çocuk!”
Aylık rutin kontroller diye bir şey var ama dimi. Aylık kilo alımı gayet normalse ve hala bu cümlelerle karşılaşabiliyoruz. Bizim insanımıza göre bebek deyince tosun tosun olacak:)

– “ Sen bunu kucağa çok alıştırmışsın!”
Evet alıştırdım hem bilerek hem de isteyerek belki kime ne:) Kucak çocuğu olun istedim belki, daha sevgiyle güvenle büyüsün istedim belki.

– “Sana naz yapıyor, sen olmayınca hiç böyle değil!”
Yapsın nazını bana yapsın, annesine yapsın ne olacak ki:)

– “ Aç bu çocuk aç!”
Bir anneye sadece emziren bir anneye cinnet geçirtebilecek bir cümledir bu ki şayet benim çok sinirlenmişliğim vardır. Azıcık ağlasa “ aç bu çocuk aç, açlıktan ağlıyor”, azıcık fazla uyusa “ aç bu çocuk aç, açlıktan fazla uyuyor”, azıcık az uyusa da aynı cümle işin garibi “ aç bu çocuk aç, açlıktan az uyuyor”

– “Hala emiyor mu koskoca olmuş!”
Evet emiyor, 2 yaşına kadar da emzireceğim işte ooh ne güzel:)

– “ Fazla anneci olmuş hiç iyi yapmıyorsun!”
Fazla bakkalcı mı olacaktı. 7-24 beraberiz tabii ki de fazla anneci olacak:)

– “ Bırak ağlasın, ciğerleri açılır!”
İşte çıldırtan bir cümle daha. Niye ağlasın bebeğim. Ağlıyorsa belli ki bir sebebi var sebebini bulmaya çalışsak ya.

– “ Kız mı erkek mi!”
Ah bu soruya kıl olduğum kadar başka bir soruya kıl olmadım hayatımda. Sanıyorlar ki kız bebekler saçları örgülü ya da at kuyruğu ya da topuz yapılmış şekilde doğuyor. Pembeler giymiş ya da başında kokoş bir saç bandı var hala aynı soru kız mı erkek mi. O kadar yoruldum ki bu soruya cevap vermekten artık sizin zekanıza bırakıyorum diyip geçiyorum:)

– “Benim sütüm fışkırarak akıyordu, senin belli çok yoktur sütün!”
Gayet de var Allaha şükür. İlla ispat mı etmemiz gerekiyor:)

– “Benim çocuğum 6 aylıktı konuşuyordu.”
Tıp tarihine geçecek cümleler aslında bunlar. Ben çok duyduğum 3 aylıkken isim söylediğini iddia edenleri, 6 aylıkken cümle bile kuruyordu diyenleri:)

-“Bunlar iyi günlerin”
Bu cümle hep şu şekilde devam etti. Emzirirken “bunlar iyi günlerin, ek gıdaya bir başla yandın sen”, emeklerken “bunlar iyi günlerin, yürümeye bir başlasın bittin sen”, bir yaşına girdiğinde “bunlar iyi günlerin iki yaşına bir gelsin bittin sen”…Bitmiyorum işte bitmiyorum her geçen gün daha da artıyorum ben:)

Ben bu hayatta en çok anneliği, anne olmayı sevdim, anne olunca anneleri daha çok sevdim ama böyle anneler görünce İnci kaçar:)

İgor Türkiye

Mavi ile birlikte katıldığımız İgor Türkiye lansmanından bahsetmek isterim sizlere. 

 Çocukların eğlenceli dünyalarından ilham alınarak tasarlanan IGOR yağmur botları sonbaharımızı ve kışımızı rengarenk yapacağa benziyor.

İspanya’nın ünlü kadın ve çocuk ayakkabı markası igor, yağmur botları koleksiyonuyla dikkatimi çekti gerçekten de.
Canlı renkleri ile çocukların eğlenceli dünyalarına hitap ederken, bizlerin sağlıkla ilgili endişelerini yok ediyor. Anti-kansorejen hammaddeden üretilen, su geçirmez yapıya sahip ve tabanlıkla desteklenen botlar çocukların ayak gelişimlerini olumlu yönde etkiliyor.
Çocukların sağlıklı bedensel gelişimlerinin önemli bir parçası olan ayak sağlığında iddialı bir tutuma sahip olan IGOR’un birbirinden güzel, şeker renklerinde botlarına http://www.markamixi.com ve IGOR satış noktalarından ulaşabilirsiniz.

_MG_1418
Sevgilerimle…

As Askıya Oyunu

Ev gereçleri alabileceğimiz bir marketten askılar aldım. Evinizde varolan askıları kullanabilirsiniz ya da çekmece kulplarını askı olarak da değerlendirebilirsiniz. Bebeğimin boy hizasına gelecek şekilde askıları duvara çift taraflı bant ile yapıştırdım.

DSC_0747_1

Ve bebeğim için asmasında kullanmak üzere bir sepet hazırladım. Bu sepetin içerisine birbirinden farklı günlük yaşamda kullandığımız eşyalarımızı koyduk. Bizim sepetimizde bir kaşık, bir tarak, bir ayna, bir top, bir havlu, bir oyuncak at, bir oyuncak koyun, bir pelüş ayı, bir bilezik ve üzerinde ayakkabı resmi bulunan bir kart vardı. Bütün nesnelerimize, elektirik bandı ile tutmasına ve asmasına kolaylık sağlayacak bir sap yaptım.

DSC_0744_1

Ve oyunumuz hazırdı. Önce sepetimizi keşfettik birlikte, neler varmış acaba içerisinde diye tek tek inceledik. keşfetmeyi her bebek gibi Mavi de çok seviyor. Ara ara Mavi’ye sürpriz sepeti ya da sürpriz kutusu hazırlıyorum. İçerisine bir zamanlar oynadığımız sonra uzun süre sakladığım eşyalarını, oyuncaklarını koyuyorum ve “haydi keşfedelim ” diyip başbaşa bırakıyorum sepeti/kutuyu ve Mavi’mi:)

As Askıya oyunumuz için de hazırladığımız sepetimizin içerisinde nesnelerimizi güzelce keşfettik ve başladık oyunumuzu oynamaya. İlk başlarda ben yönlendirdim daha doğrusu sözlerimle destek oldum bebeğime. “Haydi havluyu asalım askıya tatlım” dedim, “Haydi kaşığı asalım askıya bebeğim” dedim. Ve dediklerimi duyar duymaz sepetin içerisinden ismini söylediğim nesneyi bulup asmaya çalıştı askıya bebeğim:)

DSC_0745_1

Sonrasında kendi hayal gücüyle neler yapmak istiyor diye geçtim kenardan izledim Maviyi. Kendince kategorize etmeye çalıştığını farkettim. Atı ve koyunu bir askıya asıyor, bilezikleri başka bir askıya asıyordu. Bu bana güzel bir fikir daha verdi. Renklerine göre ayırabileceği nesneler hazırlayacağım şimdi Mavi için.  Kırmızı nesneleri bir askıya, yeşil nesneleri bir askıya gibi;)

Çocuklarımız bizim fikir annelerimiz aslında, onlar yönlendiriyor bizi, onların ufku ışık tutuyor bizlere.

Anne Kız Kombinlerimiz

Bebeğimle takım giyinmeyi daha doğrusu uyumlu giyinmeyi çok seviyorum sanki enerjimiz daha da yükseliyormuş gibi hissediyorum. Bebeğim doğduktan sonra anne kız kombileri aramaya başladım fakat bütün anne kız kombinleri için yaş sınırı 2’den başlıyordu ve istediğim gibi bulamıyordum. Madem ki bütün yaş sınırları 2’den başlıyor, istediğim gibi bulamıyorum, ben de kendi kombinlerimizi oluşturmaya başladım. Bazen benzettim kıyafetlerimizi, bunun için bebeğime bir kıyafet alıp, kıyafeti elimde mağaza mağaza dolaştım, internetten mağazalara baktım, rengi ve deseni aynı olan kıyafetler için. Bazen de çocuk reyonunundan aldım kendi kıyafetlerimi:) Bazen de diktirdim bir terzi ile anlaşarak. İstediğim modelleri çiziyordum ve organik kumaşlar bularak terzinin yolunu tutuyordum. Giysi dolabımızda olmazsa olmazlardan beyaz, siyah bir T-shirt ve beyaz, siyah bir pantolon her zaman kurtarıcımızdı bizim için.

En büyük tatlarımızdan biri de saç bantlarıydı. Bebeğimin başını sıkmayacak, başında varlığı ile yokluğu bir olacak çook esnek bant lastikleri getirttim yurt dışından ve kendim tasarlamaya başladım saç bantlarımızı. Evet biz biraz kokoşuz zannedersem:)

Böylece kendi modamızı kendimizce oluşturmaya başladık. Günlük kıyafetlerimizden pijamalarımıza kadar benzer giyinmek çook keyifli oluyordu benim için. Hatta bebeğimle giyindikten sonra aynanın karşısına geçiyor ve anlatıyordum ona kıyafetlerimizi. Bebeğim de bir bana bir kendisine bakıp gülümsüyordu bana tatlı tatlı.

Anne kız kombinlerimizi nerelerden aldığımız çok sorulunca ben de kıyafetlerimiz ile ilgili bir yazı hazırlamak istedim. Bazen benzer, bazen aynı kıyafetler eğlenceli ve çok tatlıydı bizim için.

DSC_0090

Bir bluejean ve beyaz bir t-shirt her zaman en büyük kurtarıcımız bizim.

Benim kıyafetlerim:
Pantolon: Mango T-Shirt: Network
Mavi’nin kıyafetleri:
Pantolon: Zara Kids  T-shirt: Zara Kids

20140708_162618

Pantolonlarımız Benetton. Mavi’nin pantolonu Benetton Baby , benim pantolonum da Benetton Kids. 12 yaş XL pantolonu giyiyorum:)

Mavi’ye düz siyah bir T-shirt bulabilmek için çok aradım, bu arayışımı bütün eş, dost, akraba ve komşularımız da biliyordu. Bir gün komşum elinde bir hediye paketi ile geldi, eşi iş seyahati sebebiyle yurt dışına çıkmış ve oralarda Mavi için siyah bir T-shirt bulmuştu, nasıl da sevinmiştim. Gerçekten de çok yakıştı pamuğuma. Artık bizim de düz siyah bir T-shirtümüz vardı ben de terzimiz ile konuşarak keyifli siyah  T-shirtler diktirmeye başladım.

DSC_0231

Mavi’nin kıyafetleri:
Tayt: Benetton Baby, T-shirt: LC Waikiki
Benim kıyafetlerim:
Tayt: Zara
T-Shirt: Ambar

DSC_0348

Fuları hep çok sevmişimdir. Hele ki bebeğimle birlikte fular takmaya başlamak benim için daha keyifli hale geldi. Bazen kendim için aldığım bir fuların bir kısmını kesip kenarlarını düzeltip hem Mavi hem de kendim için fular yapmış oluyordum:) Hatta yemek yerken bile, Mavi’ye fular şeklinde önlüklerden kullanıyordum.

Mavi’nin elbisesi ve fuları : Zara Baby
Benim T-shirtüm : Polo Garage
Fularım: Zara

 

dinleme

Benzetmeye çalıştığım kıyafetlerden biri de bej rengi bir pantolon üzerine sarı bluzlarımız oldu.

Mavi’nin kıyafetleri: Zara Baby
Benim pantolonum: Bershka,  T-shirt: Zara

DSC_0471

Beyaz pantolonlarımız kurtarıcımız demiştim ya gerçekten de öyle. Üzerlerine yakın tonlarda t-shirtlerimizi giyince anne kız kombinimiz hazır ve çok sevimli oluyordu.

Benim beyaz pantolonum Mango, Mavi’nin beyaz pantolonu Gap Baby.

DSC_0004

Siyah ve pembenin uyumunu oldum olası sevmişimdir. Hele ki siyah puantiyeli bir saç bandı ile kombinimiz tamamdı bizim için.

Siyah T-shirtlerimiz dikim.
Mavi’nin pantolonu Benetton Baby
Benim pantolonum Oxo

IMG-20140608-WA0012

Benzetmeye çalıştığım kıyafetlerden biri de bu. Aynı desende pantolonları bulmak çok zor oldu, ben de en yakınlarını yapmaya çalıştım kendimce. Üzerine giydiğimiz düz beyaz T-shirtler  daha da aynı gibi gözükmemizi sağladı.

Mavi’nin kıyafetleri: Pantolon Calzedonia Çocuk, T-Shirt Mother Care
Benim pantolonum Network, T-shirt İpekyol

20140720_194533

Bu sefer tamamen aynı giyinmeyi başarabilmiştik. Nasıl mı? Benetton Baby den bebeğime koyudan açığa doğru renk tonları olan bir pantolon aldım. Aynı pantolon 0 yaştan başlayıp 12 yaşına kadar üretilmişti. Ben de 12 yaş XL pantolonunu alarak ve giyerek kombinimizi tamamlamış oldum:):)

20140705_171304

Yine ikimizin de çocuk kıyafeti giydiğimiz bir kombin:)

Benetton Baby ve Benetton çocuk taytlarımız ve beyaz bodylerimiz:)

IMG_20140617_002332

Siyah T-shirt ve blue Jean yine hayat kurtardı ve çook tatlı bir ikili olduk gibi:)

Mavi’nin kot pantolonu: Zara Baby
Benim kot pantolonum : Mango

 

Seni seviyorum bebeğim, uyumumuz sadece kıyafetlerimizle değil, kalbimiz ruhlarımız arkadaşlığımız ve bütün hayatımız boyunca devam etsin.

DSC_0006

 

Mini Mini Basket Oyunu

Anne olduktan sonra kullandığım her şeyi nasıl değerlendirebilirim , nasıl oyun hazırlayabilirim, bebeğim için daha nasıl faydalı, eğlenceli olabilirim diye düşünmeye başladım. İşte yine bu düşünceler içerisindeyken çıkan harika bir oyun oldu bizim için “Mini Mini Basket ” oyunu. Malzememiz yoğurt kapları hem de. Yoğurt kaplarınızı atmayın olur mu:)

DSC_1041

Yoğurt kapları ile bebeklerimizin hem motor becerileri gelişimi hem de renk farkındalığı için çok keyifli bir oyunla bir aradayız.  Mini mini basket oyunumuz için biz 3 tane yoğurt kabını biriktirmek ile başladık.

DSC_1038

Sonrasında yoğurt kaplarının altlarını keserek basket potalarımız oluştu ve kapların dışını beyaz kağıtlar ile kapladık. Beyaz kağıtlar ile kaplanan yoğurt kaplarımıza bebeklerimiz için algıda farkındalık yaratabilmek aynı zamanda oyunumuza hem eğitsel hem de görsel fayda katabilmek için, elişi kağıtlarından top şeklinde ve boyutlarında kestiğimiz parçaları yapıştırdık. Biz 3 renk ile başladık. Kırmızı, mavi ve sarı renkleri kullandık. Sizler de istediğiniz kadar sayıyı arttırabilir ya da oyuna başka fikirleri de ilave ederek değişik boyutlar kazandırabilirsiniz;)

DSC_1064

Kırmızı , sarı ve mavi renklerdeki topları atabileceğimiz basket potalarımız hazırdı. Bebeğimizin boy hizasına denk gelecek şekilde duvara çift taraflı bant ile yapıştırdık. Ve sarı, kırmızı ve mavi renklerdeki toplarımızı da bir kutu içerisinde yanına koyduk. Artık oyunumuz hazırdı.

PicsArt_1417551215607

Önce ben oynadım, “kırmızı top seni kırmızı potaya atıyorum ve baskeeettt ” diyerek, sonra eşim oynadı “mavi top seni mavi potaya atıyorum ve baskeeett “diyerek…Bütün aile oyunumuzun başında seferber olduk. 14 aylık bebeğim şimdi çok eğlenerek basket yerine goool diyerek renkleri ayırt edebiliyor ve ilgili renkteki topu ilgili renkteki potaya atıyor. Ama bizim için en önemlisi bebeğimizin gerçekten mutlu olması ve yüzündeki gülücükler…

Sonuçta çocuk oyunla ve sevgiyle büyürmüş.

Sevgiyle ve oyunla kalın…

Kolay Hayvan Çizimleri

Bebeğim biraz daha büyüdüğünde benden bir hayvan çizmemi isterse ne yaparım, nasıl çizerim, hangi hayvanı çizmeyi biliyorum, sadece 62’den tavşan mı yoksa, yeter mi yetmez hiç yetmez hem de.

İşte bu gibi düşünceler ışık verdi bana. Ve kolay hayvan çizimlerini, en basitlerini, en akılda kalıcılarını araştırmaya başladım. İyi resim yapabilen anne ve baba çocuğunun gözünde kahramandır çünkü. Hemen eşimle birlikte kollarımızı sıvadık. Bizim için önemli olan iyi resim yapabilmekten öte, kolay resim yapabilmekti. O ve D harflerini kullanarak bir kedi, bir ördek yapabilmekti mesela. 2 ve 4 rakamlarını kullanarak bir kuğu yapabilmekti. İkimiz de ressam değiliz, resim öğretmeni değiliz, resim yeteneği aşırı derecede yüksek insanlar değiliz ama tekniğini bildikten sonra harikalar çıkıyormuş gerçekten de.

Hazır şablonlar kullanmak istemedik. Bütün resimleri eşimle birlikte çizdik. Gerçekten en kolay çizilebilenleri ve tıpkı 62’den tavşan çizmeyi yıllarca unutmadığımız gibi, unutulmayacak olanları seçmeye özen gösterdik.

Biz bebeğimiz için resim konusunda kahraman olma yolunda ilk adımlarımızı attık böylece. “Paylaştıkça mutluluk artar” yaşam felsefemle hemen sizlerle de paylaşmak istedim. Haydi o zaman kahraman olma sırası sizlerde.

Kocamaaan sevgilerimizle…

Mavi’nin artık bir çiftliği var ve çiftliğimizdeki hayvanlarımızla tanışmak ister misiniz:)

PicsArt_1406929450922

kuğu

2 ve 4 rakamlarını kullanarak bir kuğu çizmek ve renklendirmek çok eğlenceliydi bizim için. Karşınızda arkadaşımız “Asil Kuğu”

PicsArt_1406898534720

ördek

O ve D harflerinden çook sevimli bir ördeğimiz var artık : ” Minik Ördek “

PicsArt_1406929297153

arı

Arı çizmenin hiç bu kadar kolay olabileceğini düşünmemiştim ve karşınızda arkadaşımız ” Sevimli Arı”

PicsArt_1406897568906

kuzu

Seni çook sevdik biz “Şaşkın Kuzu”

PicsArt_1406899240220

inek

Çook büyük, çook sevgi dolu bir arkadaşımız daha var çiftliğimizde. “Canım İnek”

PicsArt_1406929164101

köpek

Köpeksiz bir çiftlik tabii ki de düşünülemez. Karşınızda ” Tatlı Köpek”

PicsArt_1406929224135

kedi

Köpeğimizin en yakın arkadaşı da ” Meraklı Kedi”

PicsArt_1406899160065

1406899086632

“Mavi Kuş” öter cik cik cik cik…

PicsArt_1406929365934

panda

Merhaba diyelim arkadaşımız “Tombul Panda” ya.

PicsArt_1406897097675

penguen

Bu sıcakların hali ne olacak diye düşünüyor arkadaşımız “Düşünceli Penguen”

PicsArt_1406898461178

kurbağa

Veee “Şirin Kurbağa” size musmutlu günler diliyor:)

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 

Emzirme Haftasında Emzirme Hikayem

Önce emzirme haftasına ve anne sütünün önemine değinmek istiyorum kısaca.
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de 1 – 7 Ekim tarihleri arasında ‘Emzirme Haftası’ çeşitli aktivitelerle kutlanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bebeklerin ilk 6 ay, su dahil hiçbir ek gıda almadan, yalnızca anne sütüyle beslenmesini, daha sonra ek gıdalara başlanarak emzirmeye 2 yaşına kadar devam edilmesini önermektedir.
Ülkemizde ilk 3 ay sadece anne sütüyle beslenme oranı % 16, ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenme oranı ise % 10.6 olarak saptanmıştır. Ortalama emzirme süresi 14 aydır. (2003 yılı istatistikleri)
Anne sütünün yararları saymakla bitmez. Bebeğinizin bağışıklık sistemi gelişene kadar anne sütünde gerekli olan, onu hastalıklara karşı koruyan savunucu maddeler vardır. Ayrıca bazı alerjilere karşı da koruyucudur. Anne sütü bebekle anne arasındaki duygusal bağı arttırır ve bebeğin güvende hissetmesini sağlayacak tek yoldur. Bebeklerin en sık yakalandığı enfeksiyon hastalıkları daha az görülür. Bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini en iyi şekilde sağlar. Her zaman hijyenik ve pratiktir. Bağışıklık sistemi yeterince gelişmemiş prematüre bebekler, anne sütünden özellikle çok yarar görürler.
Ayrıca:
Anne sütü bebeğiniz için özel bir bileşime sahiptir.
Sindirimi daha kolay besin maddesidir.
Beyin gelişimine katkıda bulunur ve zeka düzeyini arttırır.
Anne sütünün sıcaklığı her zaman vücut sıcaklığında olup istenilen derecededir.
Daha az sodyum ve protein içerir.
Daha iyi kalsiyum emilimi sağlar.
Her zaman steril ve pratiktir.
Alerji riski daha düşüktür.
Kabızlık ya da ishal problemi yaratmaz.
Bebekler daha sağlıklı olur.
Obezite olma olasılığı düşüktür.

Emzirme haftası ile ilgili olarak kısaca bahsettikten sonra kendi hikayeme geçmek isterim. Bebeğimi kucağıma alana kadar emzirme benim gözümde sıradan bir olaydı, ne zaman bebeğim doğdu, kucağıma verdiler ve o minik ağzıyla mememe yumuldu ben başladım hıçkırarak ağlamaya. Gerçekten mucizevi bir şey, bebeğin doğar doğmaz emme refleksinin olması ve gerçekten mucizevi bir duygu bebeğine dokunarak onu emzirebilmek, kendi sütünü verebilmek. İlk başlarda minik ağzıyla iki yudum emer uyuyakalırdı daha çok emebilsin diye ayağının altını kaşır, kulağıyla oynar çenesine minik minik dokunup uyandırır ve emzirmeye devam ederdim. İlk üç hafta emzirme dönemim çok zor geçti ama keyfi tadı duygusu her zaman o kadar harikaydı ki benim için. Göğüslerimin ucu çatladı, yaralar oluştu, göğsüme dokununca bile ağrıdan kıvranıyordum resmen, ama gözlerim bebeğimin gözleri ile buluşunca diniyordu bütün ağrılarım.

İlk üç haftadan sonra ağrılarım azalarak geçti ve ben artık doya doya tadını çıkarıyordum emzirmenin.

Buzdolabımızın üzerine gaz yapan yiyecekler ve süt arttıran yiyecekler diye yazdım bir kağıdın üzerine ve aylarca buzdolabımızda kaldı. İyice araştırmıştım, kendimi bebeğimin gaz ağrısı olmamasına ve bol bol sütüm olmasına adamıştım adeta.

Buzdolabımızın üzerindeki notum:

Gaz Yapan Yiyecekler:
Meyveler: Portakal, Kivi, Elma, Armut
Sebzeler: Lahana, Karnabahar, Pırasa, Yeşil sebzeler, Çiğ Soğan ve sarımsak
Bakliyat/Tahıl: Kuru fasulye, bulgur, mercimek

Süt Arttıran ve gaz yapmayan yiyecekler:
Çorbalar: Tarhana çorbası, yayla çorbası, şehriye çorbası, pirinç çorbası
Yemekler: Et/Tavuk yemekleri, Patates yemekleri, Kereviz yemeği, Makarna , Pilav
Süt/Yoğurt: İçerisine şeker ya da tuz ekleyip tüketilebilir.
Hamur işleri: Tüm hamur işleri, sütlü tatlılar
Meyve: Muz

İliştirmiştim buzdolabımızın kapağına bu kağıdı, bebeğim doğduktan sonra hemen. Hala saklıyorum kağıdımızı, ileride bir gün anne olunca bebeğime vermek üzere.

Ben ilk dört ay bu listeden başka bir şey sürmedim ağzıma, ya gazı olur ya sütüm az gelirse kaygısıyla.

İlk altı ay su dahi vermedim sadece kendi sütümle emzirdim bebeğimi. Tabi herkes konuştu o esnada. Annelik olunca biliyorsunuz herkesin bir fikri var ve herkes ahkam kesmeyi çok seviyor bu konuda. İlk başlarda güzelce anlatmaya çalışıyordum sebeplerini sonrasında ise umursamamaya duymamaya çalıştım ve sadece doktorumuzu ve yüreğimdeki sesi dinledim. İşte her anne gibi benim de sıkça duyduklarım:
“Çok zayıf, hiçbirşey yedirmiyor musun”
“Sütün yetmiyor bence”
“Aç bu çocuk aç”
“Sana su vermesinler bakalım oluyor mu”
“bi çikolatadan nolcak canım, azıcık tatsın”
“emzik yapmış memeni”
“hala emiyor mu yoksa”
“sen çok zayıfsın , süt olmaz sende”
“sadece sütle olur mu hiç”
Her ağladığında duydum “aç bu çocuk aç” cümlesini, her fazla uyuduğunda duydum “aç bu çocuk açlıktan uyuyor hep” cümlesini, her az uyuduğunda da duydum işin garibi ” aç bu çocuk aç, açlıktan uyumuyor” cümlesini:)
En çok duyduğum diğer cümle de “susuz olur mu hiç” diyip gizli gizli su içirmeye kalkmalardı. Ben de ısrarla anlatıyordum anne sütünün %87 si sudur diye:)

O kadar bağlanmış ve kendimi o kadar adamıştım ki emzirmeye, bebeğimi emzirdiğim an benim için hayat duruyordu mutluluktan, huzurdan, bu duyguya bir isim koyamıyorum yok çünkü bulamıyorum nasıl adlandıracağımı.
Tabii her emzirdiğimde şükrediyordum bir yandan sütüm olduğu için emzirebildiğim için. Her gün emzirmekle ilgili yazılar okuyor , ya çok etkileniyordum ya da panik yapıyordum. Aslında biz annelere özellikle yeni doğum yapan annelere internet bir süre yasaklanmalı sanki, eşim bana yasaklamıştı bir ara:)
Etkileniyordum evlatlık aldığı yeni doğmuş bebeği kendi sütüyle emzirebilen annenin hikayesini okuduğumda. Nasıl mucizevi bir şey diye ağlıyordum sonrasında. Beyinde salgılanan prolaktin denen hormon fazla salgılanabiliyor ve evlatlık edindiği bebeğini emzirebiliyordu. Mucize mi prolaktin mi bilmiyorum ama beyninde ve kalbinde hissedebilmek diye düşünüp daha da duygusallaşıyordum.
Panik oluyordum ya birgün sütüm birden bire kesilirse diye. Hergün sağıp dondurucuda saklıyordum poşet poşet. Yediklerime içtiklerime dikkat ediyordum ama farkındaydım bol su, uyku ve moralin ne kadar önemli olduğunun. Moralim bozulmasın diye haberleri izlemeyi dahi bırakmıştım.

Emzirebildiğim için hep şükrettim ve şükretmeye devam ediyorum.  Ama herhangi sağlık sebebiyle ya da sütü olmaması sebebiyle emziremeyen anneler tahmin edebiliyorum anlayabiliyorum ne kadar zor olduğunu duygusal açıdan, fakat bebeğiniz sizinle yanınızda ona daha çok sarılın sütüm yok emziremedim düşüncelerinizi çıkarın aklınızdan. Bebeğimleyim, sağlıklıyız, mutluyuz daha çok mutlu olacağız düşünceleriniz duygularınız kaplasın tüm hücrelerinizi. Tüm temennim budur. Fakat diğer yandan keyfi sebeplerle estetik sebeplerle emzirmeyen anneleri hiçbir zaman anlamıyorum, anlamayacağım anlamak da istemiyorum.

Doğan her bebeğin anne sütünün tadına vararak büyümesi dileğimle.

Emziren anneler Sütünüzle Kalın…
Emziremeyen anneler Sağlıkla Kalın…

Mavibebeğim’den Sevgiler…